Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (75)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (75)


... dünden devam

12 Mart 1971 Muhtırası:

22 Mayıs 1971 günü sıkıyönetim komutanlığı İstanbul’da gece 24.00’ten başlayarak, 23 Mayıs 1971 Pazar günü saat 15.00’te bitmek üzere sokağa çıkma yasağı konularak, şehirdeki tüm mekânların tek, tek aranacağını bir bildiriyle duyurdu.

Artık Mahir Çayan ve arkadaşları için mekân değiştirmek bir hayli zorlaşmıştır. Mahir Çayan ve arkadaşları, hükümete “devrimci tutsakların serbest bırakılması şartı”nda kararlı olduklarını göstermek için Elrom’u öldürürler.

Mahir Çayan ile Hüseyin Cevahir’in saklandıkları İstanbul Maltepe’deki ev basılır. Bu evden aynı bölgede başka bir eve geçen Mahir Çayan ve Hüseyin Cevahir, güvenlik güçleriyle girdikleri silahlı çatışma sonucunda, Hüseyin Cevahir öldürülür. Mahir Çayan ise, yaralı olarak yakalanır.

Mahir Çayan tutuklanarak, İstanbul Maltepe Askeri Cezaevine konulmuştur..Ancak dava sürerken 29 Kasım 1971’de THKP-C’den Mahir Çayan, Ulaş Bardakçı, Ziya Yılmaz ile THKO’dan Cihat Alptekin ve Ömer Ayna, kazılan tünelden çıkarak firar ederler. İstanbul’da kalma olanağı daralan Mahir Çayan Ankara’ya geçer. 19 Şubat’ta Ulaş Bardakçı İstanbul Arnavutköy’de kaldığı evde kuşatılır ve öldürülür.

Bu arada Ankara Sıkıyönetim Mahkemesi’nden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın da arasında bulunduğu 26 sanıklı THKO-1 Davasında 18 kişi için idam kararı çıkmış. Meclis’ten 11 Mart 1972 günü 53 ret kararına karşın 238 oyla idam kararları onaylanmıştır.

Bu gelişme üzerine Mahir Çayan ve arkadaşları Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kurtarılması için eylem olanakları araştırırlar. Ankara’da da yakalanmaları için operasyonlar yoğunlaşınca ilişkilerinin bulunduğu Karadeniz bölgesine gitme kararı alınır.

Ünye’de toplanan THKP-C kadroları Denizlerin idam kararlarının infazlarını engellemek için 26 Mart 1972’de Ünye’de Nato’ya ait radar istasyonunda çalışan iki İngiliz ve bir Kanadalı teknisyeni kaçırır ve karşılığında Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan’ın serbest bırakılmasını isterler.

28 Mart’ta rehinelerle birlikte Tokat’ın Niksar İlçesinin Kızıldere Köyü muhtarının evinde kalmakta olan arkadaşlarının yanına giderler. 30 Mart günü muhtarın evi güvenlik güçlerince basılır. Askerlerin yaptığı teslim olun çağrılarına Mahir Çayan, ‘Hayır teslim olmayız-İsteklerimiz yerine getirildikten sonra konuşabiliriz’ demiştir.

Mahir Çayan ve Arkadaşlarının teslim olmayacakları anlaşılınca eve roketler ve ağır silahlarla saldırı başlatılmış ve enkaz yığını haline gelen evde; Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Ömer Ayna, Sinan Kazım Özüdoğru, Hüdai Arıkan, Ahmet Atasoy, Ertan Saruhan, Sabahattin Kurt ve Nihat Yılmaz öldürülür.

Yaralı olan Saffet Alp ise, bir subayın kafasına ateş açması sonrası ölmüştür. Evden sadece Ertuğrul Kürkçü sağ çıkabilmiştir. Rehineler ise; çatışma sırasında öldürülürler.

Yukarıda anlattığım olay bundan tam 42 yıl önce Tokat’ın Niksar İlçesinin Kızıldere köyünde yaşanmıştı.

12 Mart yönetimi; 68 Kuşağının öğrenci olaylarıyla başlayan ve emperyalizmin o acımasız dişlilerinin öğüttüğü ülkelerin, ezilen işçi sınıfının, talan edilen milli ekonomik değerlerin yok edilmesine göz yummayan devrimci gençlik önderlerinin üzerinden bir silindir gibi geçmiştir.

30 Mart 1972 tarihinde gerçekleşen, 68 kuşağını acılara boğan, o dönemin genç devrimcilerini yok eden12 Mart 1970 askeri müdahalesinin asla unutulmayacak olan bu olayında; Kızıldere o gün gerçekten de kıpkızıl akmıştı…

12 Mart 1970 askeri müdahalesinin sonunu; büyük şair Nazım’ın şu dizeleri ile bağlamak istiyorum:

“Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan / Bu memleket bizim! / Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak / Ve ipek gibi bir halıya benzeyen toprak / Bu cehennem, bu cennet bizim! / Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın / Yok edin insanın, insana kulluğunu / Bu davet bizim / Bu hasret bizim…”

devam edecek...