Prof.Dr.Esfender KORKMAZ Haber Editörü Onay


Hayat pahalılığı neden arttı?

Hayat pahalılığı neden arttı?


Pahalılık denilince fiyatlar genel seviyesinde artış anlaşılıyor ve bu anlayışa göre pahalılık göstergesi enflasyon endeksleridir. Hayat pahalılığı ise, gelir artışının enflasyonun altında kalması halinde, fiyatların halkın gelirine göre yüksek kalması ve satın alma gücünün düşmesi anlamındadır.

Medya haberlerine bakarsak; Bodrum’da bir dairenin günlük kirası 2500 lira, bir villanın günlük kirası ise 1 milyon liraya ulaşıyormuş.

Serbest piyasa ekonomisi ve rekabet kurallarına göre, bir mal veya hizmetin fiyatı çok yüksek ise, o mal ve hizmete talep olmaz. Fiyatı düşer.

Ama fiilen öyle olmuyor. Gelir dağılımı aşırı bozuksa, kolay ve spekülatif para kazanma yolları varsa, yüksek fiyatlı mal ve hizmetlere de talep oluyor.

Gerçekte bu fiyatlar halkın yüzde 99’una göre pahalıdır. Sanayiciler için de pahalıdır. Çalışarak para kazanan hiçbir iş adamı bir günlüğüne bir milyon lira vermez. Çünkü onlar sermayenin, gelirden daha ziyade tasarruftan doğduğunu bilirler.

Ama her bir parti mal kaçağında milyon dolar kazanan bir kaçakçı, petrol gelirine el koymuş Arap emir veya kral ailesi bu paraları öder.

Her toplumda gelir dağılımı aşırı bozuksa, gösteriş amaçlı tüketim artar. Piyasada ikili üretim yapısı oluşur. Lüks ve pahalı mallar üretimi, ucuz ve kitlesel mallar üretimi. Lüks mal üretenler az mal üretir ve fakat pahalı satar çok kazanır. Ama bu defa da üretim kapasitesi düşer.

Bir AKP milletvekilinin Monako’da 60 Euro’ya ıstakoz yemesi gündem oldu. Türkiye’de Nişantaşı’nda bir lokantada bir porsiyon ıstakoz 10 bin lira yani 287 Euro’dur.

Duayen bir gazete patronu bana İstanbul’da lokantalar dolu, demek ki halkın durumu iyi demişti; ben de “İstanbul’da 20 milyon insan var. Bunların yüzde beşi, yüz bin kişi eder. Lokantaları dolduranlar bunlar. Halkın yüzde 95’i lokantaya gitmez” demiştim.

Öte yandan “pahalıysa gitmezsin” anlayışı da çözüm olmuyor. Çünkü diğer lokantalarda bu spekülatif fiyatlara bakıp, fiyatlarını artırıyor ve dolaylı olarak hepimize zarar veriyor.

Türkiye’de büyüme oldu ve fakat bu büyüme kapsayıcı olmadı, yani halka yansımadı. Bazıları daha zengin, bazıları daha fakir oldu. Söz gelimi 2023’te büyüme oranı yüzde 4,5 oldu, ancak artan gelir halka dağılmadı.

TÜİK verilerine göre;

*2022 yılında nüfusun en fakir yüzde onunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 2,3 iken 2023 yılında azaldı, yüzde 2,1 oldu.

*2022 yılında nüfusun en zengin yüzde onunun toplam gelirden aldığı pay yüzde 32,7 iken, 2023’te arttı ve yüzde 34,6’ya yükseldi.

*2022 yılında nüfusun en fakir yüzde 20’sinin toplam gelirden aldığı pay yüzde 6 iken azaldı ve 2023’te yüzde 5,9’a geriledi.

*2022 yılında nüfusun en zengin yüzde 20’sinin toplam gelirden aldığı pay yüzde 48 iken 2023 yılında arttı ve yüzde 49,8’e yükseldi.

Hayat pahalılığı göreceli olarak da zaman içinde de değişir. Öz tüketimin, (kendi ürettiğini kendi tüketenlerin) yaygın olduğu dönemlerde hayat pahalılığı daha az hissedilir. Paralı ekonomiye geçtikçe, buzdolabı gibi mallar hayata girdikçe, gelir artışı paralel artmayınca hayat pahalılığı göreceli olarak artar.

Türkiye son on yılda orta gelir tuzağına düştü ve bu tuzak hayat pahalılığını artırdı.