Aydın Doğan Vakfı’nın yürüttüğü ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen
‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar Projesi’ kapsamında, toplumsal cinsiyet eşitliği ve
ilişkili konulara odaklanan kamu, özel sektör ve STK temsilcilerinden oluşan yaklaşık
80 kişinin katılımıyla ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paydaş Çalıştayı’ gerçekleştirildi.
Kız çocuklarının eğitim yoluyla güçlenmesi alanında uzun yıllardır önemli çalışmalar gerçekleştiren, son olarak ‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar’ projesi ile Avrupa Birliği’nden IPA-III çerçevesinde “Sosyal İçerme ve Gençlik Üzerine Çalışan Hak Temelli STK’lara Destek” hibe programı kapsamında destek almaya hak kazanan Aydın Doğan Vakfı, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve katılımı teşvik etmek için daha güçlü ve etkili ortak eylemlere ihtiyaç olduğu inancıyla ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paydaş Çalıştayı’ düzenledi. Toplumsal cinsiyet eşitliği, kadınların ve kız çocuklarının güçlenmeleri temaları üzerinde yoğunlaşan kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşları arasında sürdürülebilir bir iş birliği ağı oluşturmayı amaçlayan çalıştayda yaklaşık 80 paydaş bir araya geldi. Çalıştayda ayrıca Dissensus Research tarafından Aydın Doğan Vakfı için yapılan ihtiyaç analizinin sonuçları da paylaşıldı.
Candan Fetvacı: “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yalnızca kadınlar ve kız çocuklarının güçlenmesi için değil aynı zamanda krizler çağında yaşadığımız şu dönemde dayanıklı toplumların sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmeleri için de acil bir ihtiyaç…”
Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paydaş Çalıştayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, son yıllardaki tüm ilerlemeye rağmen, toplumsal ve ekonomik yaşamın çoğu alanında cinsiyet eşitsizliklerinin devam ettiğini belirterek, “Vakıf olarak, kadınlar ve kızların kendi sağlık ve refahlarına öncelik verebildikleri, kendi paralarını kazanıp yönetebildikleri, çocuk sahibi olmak isteyip istemediklerine veya ne zaman istediklerine karar verebildikleri, iş dünyasında, bilimde, toplumsal yaşamda lider konuma gelebildikleri, eşit işe eşit ücret kazanabildikleri seslerini daha fazla çıkarabildikleri ve duyurabildikleri bir dünya hayal ediyor ve bunun için çalışıyoruz. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yalnızca kadınlar ve kız çocuklarının güçlenmesi için değil aynı zamanda krizler çağında yaşadığımız şu dönemde dayanıklı toplumların sürdürülebilir bir gelecek inşa edebilmeleri için de acil bir ihtiyaç. Bugüne kadar kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarıyla hep yakın iş birliği içinde çalıştık. Bu alandaki deneyimlerimiz, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve katılımı teşvik etmek için daha güçlü ve etkili ortak eylemlere ihtiyaç olduğunu gösterdi. ‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar’ projemiz kapsamında topladığımız paydaş çalıştayının; kamu, özel sektör ve STK’lar arasında sürdürülebilir bir iş birliği ağı oluşturmak için ortak bir zemin yaratacağına inanıyoruz” dedi.
Kadınların güçlenmesi yolunda önemli bir adım
Aydın Doğan Vakfı’nın ‘Güçlü Kızlar, Güçlü Yarınlar’ projesi kapsamında gerçekleştirdiği ihtiyaç analizi, Türkiye’deki kadınların ve genç kızların güçlenmesi yolunda önemli bir adımı temsil ediyor. Araştırma, kız çocuklarının, genç kadınların ve sivil toplum kuruluşlarının güçlenme tanımlarını ve arzularını kapsamlı bir şekilde inceliyor. Raporda güçlenme, ekonomik bağımsızlık (ekonomik güçlenme), toplumsal norm ve yargıların değişimi (kültürel güçlenme), eğitim ve sağlık hizmetlerine erişim (sosyal güçlenme) ve karar alma süreçlerine katılım (politik güçlenme), adalet ve hukuki desteklere erişim gibi farklı boyutlarıyla ele alınıyor.
Araştırma sonuçları analiz edildiğinde, güçlenmenin en önemli unsurlarının yüzde 70,8 ile kişisel gelişim, yüzde 68,6 ile ekonomik bağımsızlık olduğu görüldü. Bu bulgular, genç kadınların kendi potansiyellerini keşfetme ve kendi ayakları üzerinde durabilme talebini yansıtıyor.
Genç kızlar ve kadınlar güçlenmeyi ‘kendi ayakları üzerinde durabilmek’, ‘söz hakkına sahip olabilmek’, ‘toplumu dönüştürmek’, ‘kendin olmak’ ve ‘karşı çıkmak’ gibi ifadelerle tanımlıyor. Bu ifadeler, güçlenmenin hem bireysel özerklik hem de toplumsal etki yaratma boyutlarını kapsadığını gösteriyor.
İstikrarlı bir kariyere sahip olmak, finansal kararları özgürce alabilmek ve kendi ayakları üzerinde durabilmek hem bireysel özerkliği hem de toplumsal etki yaratma potansiyelini artırıyor. Genç kadınlar liderliğin doğuştan gelen bir özellik değil; deneyimler (%91,2), sosyal çevre (%71,3) ve eğitim yoluyla (%63,5) geliştirilebilir bir beceri olduğunu düşünüyor.
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki kız çocukları ve genç kadınların güçlenmesi alanında küresel örneklere oldukça paralel çalışmalar yapılıyor. Ancak bu çalışmaların istenen seviyeye ulaşamamasındaki en temel neden, kamu-özel sektör-sivil toplum arasındaki yetersiz iş birliği olarak öne çıkıyor. Raporda, “2023 yılında yaşanan Şubat Depremleri bu iş birliklerinin kurulması için yeni alanların açılması gereğini doğurmuştur” deniliyor.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için iş birliği fırsatları konuşuldu
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Paydaş Çalıştayı, katılımcı kurum ve kuruluşların, bu alanda yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi vermeleriyle başladı. Ardından gruplar halinde ayrılan temsilcilere, toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmalarının önündeki en büyük ve en etkili 10 engel soruldu ve cevaplardan bir liste oluşturuldu. Bir sonraki oturumda gruplar, belirlenen sorunlara somut, uygulanabilir çözümler üretmeye odaklandı. Son oturumda ise katılımcılar gruplar halinde konuşup, çoğaltıcı eğitimi, gençlere yönelik çevrimiçi eğitimler, yaz kampı, e-öğrenme, Dünya Kız Çocukları Günü gibi başlıklarda somut, uygulanabilir ve kendilerinin de parçası olacakları öneri ve iş birliği fırsatlarını dile getirdi.