Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş dış politika üzerine açıklamalarda bulundu.
Kişisel Youtube kanalında değerlendirmeler yapan Hüseyin Baş şunları söyledi;
“Amaç biraz daha para koparmak”
“Ben hükümet tarafının Suriyelilerin evlerine dönmeleri gibi bir derdi olduğuna inanmıyorum. Bu tamamen uluslararası kamuoyuna söylenen bir söz, bize de söylenmiyor. Bu söz vatandaş için de söylenmiyor sadece ve sadece ‘Suriyelilerin geri dönmesi lazım’ diyerek, ‘Bir 5 milyar dolar daha koparır mıyız’ peşinde olan bir hükümetimiz var. Sonra ‘Suriyeliler evine dönmeli, Suriye'de sulh olmalı’ ama milyonlarca insan evinden oldu, yüz binlerce, milyonlarca insan öldü ve bizim hükümetimiz ne yazık ki bunda pay sahibi, bir şekilde bir taraf oldu. Bunun sorumluluğu hiç olmayacak mı? Bunun üzüntüsünü yaşamıyor musunuz, nasıl bir şey bu?
“Dün sarmaş dolaş olduğun Esad’a ‘katil’ dedin bugün yeniden…”
Dün sarmaş dolaş olduğun Esad’a katil dedin, bugün ‘Esad ile tabii ki oturabiliriz’ diyorsun. Nasıl oluyor yani bir gün çok iyi olan bir insan hemen nasıl katil oldu, nasıl bu noktaya getirdin? Dolayısıyla bu tamamen uluslararası kamuoyuna söylenen, ‘Amerika'dan, Avrupa'dan ben nasıl işimi götürürüm, Suriye konusunda bir çıkıntılık yapayım, bir kart göstereyim’ hükümetin maksadı bu.
“Müttefik dediğimiz ABD terör örgütüne hava savunma sistemi veriyor”
Uluslararası olaylar, dünya kamuoyunda konuşulan şeyler bizi de yakından ilgilendiriyor. Bunlardan bir tanesi de Netenyahu. Amerikan Kongresi'nde ayakta alkışlandı falan… Dünya öyle sahtekar bir yer oldu ki eli kanlı bir soykırımcı katil ayakta alkışlanıyor ve karşılanıyor kim tarafından, bizim müttefikimiz dediğimiz, bizim çıkarlarımızı gözetiyor dediğimiz Amerika tarafından. Müttefikimiz dediğimiz bu Amerika daha bundan 3 gün önce Suriye’de terör örgütü PKK-YPG’ye hava savunma sistemi sevkiyatı yapıyor. Amerika bunu niye yapıyor çünkü biz İHA ve SİHA’da bir bir yol kat ettik ve bu terör unsurları için bir tehdit oluşturuyor.
“Maliye Bakanı değil maliyet bakanı”
Biz kalkıp da bunlara doğru düzgün tepki veremiyoruz çünkü bizim oradan maddi çıkarlarımız var. Bizim yöneticilerimiz iktidar koltuklarını oradaki belli güçlere borçlu çünkü biz onlara bir şey söylersek döviz allak bullak olabilir. Bağımsız bir ekonomin
bile yok, kendi yönetebildiğin bir ekonomin bile yok. Nitekim onların istediği olsun diye maliyet bakanını başa getirdiler. Niye? Onlar böyle istiyor diye. Maliye Bakanı değil bakın maliyet bakanı. Bize devamlı maliyeti olduğu için böyle söylüyorum.
“Sen değil miydin kredi derecelendirme kuruluşlarına rest çeken”
Ondan sonra Cumhurbaşkanı, ‘Kredi derecelendirme kuruluşları notlarımızı tek seferde 2 puan artırdı. Bravo bak artık gerçekleri görüyorlar’ diye övünüyor. Sen değil miydin bundan kredi derecelendirme kuruluşlarına, ‘Sen kimsin, sizin notunuzla mı olacak bu iş’ diyen, sen değil miydin? Bir de bu derecelendirme kuruluşlarına biz para ödüyoruz bizi derecelendir diye yani biz para ödüyoruz adam seni düşük derecelendiriyor sonra çıkıp, ‘Sen kimsin’ diyorsun. O zaman bunlara para ödeme, ‘Beni derecelendirmeni istemiyorum’ de. Bunu diyemiyorsun, mecbur ona bağlı kalıyorsun, ondan sonra da afra tafra yapıyorsun. Bunlar samimiyetsizlik kokan işler.
“40 bin insan katledildi, söylemesi dile kolay ama..”
Gazze'de milyonlarca insan mağduriyet yaşıyor. Ölü sayısı 40 bini geçmiş vaziyette. 40 bini dediğin zaman birden 40 bine kadar saysan anlarsın ne demek olduğunu. Söylerken dile kolay, birden başla 40 bine kadar tek tek say ne kadar zaman alıyor ve bunların her biri bir insanı temsil ediyor, böyle bir ortam ve bu katliamı yapan adam ayakta alkışlanıyor. Dolayısıyla içler acısı bir durum, söylenecek çok söz de bulamıyorum.
“Bugün Suriye yarın Anadolu”
Suriyeliler hususu da Türkiye'de bütün bunlarla bağlı hikayeler. Türkiye'ye para arayışı para lazımdı Suriyelileri aldık, şimdi yine para lazım Suriyelileri geri göndermekle tehdit ediyoruz. Bu para için yapılıyor ve nitekim şunu da anlamamız lazım; Suriyelilerin geri gitmesiyle biz para alıyorsak o zaman demek ki burada Suriye üzerinde bir şey var çünkü uluslar arası güçler yani Avrupa, Amerika Suriyelilerin sadece sığınmacı olarak Türkiye'de kalmasını istemiyor aynı zamanda yurtlarına dönmemesi istiyor. Onlar yurtlarına dönerlerse bunların planları aksayacak. Ben hep ne söylüyorum; Orta Doğu'nun insansızlaştırılması planı var. O zaman bizim topyekün bu plana bir itiraz etmemiz lazım yani sadece Suriyelilerin burada olmasına itiraz etmek yetmez Suriyelilerin evine dönmesine itiraz edilmesine de itiraz ediyor olmamız lazım. Niye bunların istenmiyor çünkü oranın insansızlaştırılması var. Orayı insansızlaştırmak isteyen bu güç zannetmeyin ki yarın Türkiye'yi insanlı bırakacak. Buranın da insansız kalmasını isteyecek, Anadolu topraklarının da insansızlaştırılması projesi en fazla 10 yıl içinde önümüze bir gündem olarak gelecek. O zaman bunlardan muhafaza olmamızın yolu kendi geleceğimizi tayin edebilecek, kendi bağımsız ekonomimizi oluşturabilecek, bağımsız siyasetimizi güde bilecek bir siyasi iradedir. Bu irade emin olun şu anda ne iktidarın iradesi, ne muhalefetin iradesidir. O irade Meclis’in henüz dışında ve Meclis’e girmeyi bekliyor, vatandaşından yetki almayı bekliyor. Bunu bilmemiz lazım.”
HABER İLE ALAKALI VİDEO LİNKİ : https://we.tl/t-2YqZsPxNnr