Yüzen Adalar
İstanbul Modern’in Renzo Piano imzalı yeni müze binasının ilk koleksiyon sergisi sanatçıların özgün, aykırı hayal güçlerine ve etki alanlarına adanmış “Yüzen Adalar” başlığını taşıyor
Türkiye ve dünyadan 110 sanatçı ve 2 sanatçı ikilisine ait 280’den fazla yapıt, koleksiyon ve süreli sergi salonlarının yanı sıra yeni müze binasının farklı mekânlarında izleyicilerle buluşuyor. “Yüzen Adalar” başlığı sanatçıların hem ait oldukları coğrafya ile olan ilişkilerinin altını çiziyor hem de düşünceleri ve üretimleriyle sınırları aşan etkilerine vurgu yapıyor.
Koleksiyon sergi salonuna kronolojik olarak konumlandırılan yapıtlar, 1945 sonrasından bugüne Türkiye sanat ortamının gelişim ve dönüşümüne odaklanan müze koleksiyonundan bir kesit sunuyor. Soyut eğilimlerden figüratif yaklaşımlara, yerleştirmelerden videolara uzanan konu ve malzeme çeşitliliğiyle sanat tarihsel gelişime yer veren sergi, sanat ortamının sürekliliğini ve sanatçıların birbirleriyle olan etkileşimlerini görünür kılıyor. Her bir yapıt döneminin güncel eğilimlerini yansıttığı gibi aynı zamanda sanatçıların özgün üsluplarına dair izleyiciye bilgi sunuyor.
Süreli sergi salonunda ise ağırlıklı olarak 2000 sonrası sanat çalışmaları tematik bir yönelim ile sergileniyor. Türkiye ve dünyadan sanatçıların kent, insan, doğa, sınır, coğrafya, politika, kültür, ses ve müzik gibi temalar etrafında buluşmalarının altını çizen sergi alanı hem sanatçıların bu konular karşısındaki kişisel yorumlarını hem de şimdiki zamana etki eden durum ve olayları hatırlatıyor.
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı:
Koleksiyon sergilerimizde, Türkiye’nin sanatsal yaratıcılığını yansıtmanın yanı sıra güncel sanatın küresel dönüşümünde etkin rol oynayan uluslararası sanatçıların çalışmalarına da yer veriyoruz. Yeni müze binamızdaki ilk koleksiyon sergimiz “Yüzen Adalar” bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz en kapsamlı koleksiyon sergisi olma özelliğini taşıyor. Sergide binaya özel üretilen yapıtların yanı sıra müzenin sembolü haline gelen yapıtları da yeniden izleyiciyle buluşturuyoruz. İstanbul Modern’in henüz fikir aşamasındayken sanatçının ailesi tarafından müzeye bağışlanarak koleksiyonumuza giren ilk yapıt olan Fahrelnissa Zeid’in “Cehennemim”i ve Richard Wenthworth’ün eski antrepo binasıyla özdeşleşen “Sahte Tavan”ı başta olmak üzere yeni alımlar ve edinimlerle zenginleşen koleksiyonumuzdan ilk kez sergilenecek yapıtlar da yer alıyor.
İstanbul Modern Küratörü Deniz Pehlivaner:
Sergi, adını her sanatçının kendi başına bir ada olabileceği fikrinden alıyor. Yer değiştirmenin farklı gerekçeler ve koşullar altında giderek arttığı, farklı zaman ve coğrafyalar arasındaki sınırların belirsizleştiği günümüz dünyasında, hareket halinde olan ve zaman zaman birbirleriyle de etkileşime geçebilen bu adalar kendilerine ait bir ekosistemin parçalarını temsil ediyor. Sanatçıları “ada” sembolüyle bağdaştırarak kendi içlerinde özgün ve endemik, etraflarıyla da organik bir bağ içerisinde olan aktörler olarak irdeliyoruz.
Yeni müze binasına özel yapıtlar
İstanbul Modern’in yeni müze binası için özel olarak davet ettiği Olafur Eliasson, "Senin beklenmedik seyahatin” adlı mekâna özgü bir yerleştirme üretti. Ziyaretçileri giriş kat lobisinde karşılayan üç parçalı yapıt, binanın merkezinde yer alan merdiven boşluğunda farklı katlara yayılarak izleyiciye dinamik bir müze deneyimi sunuyor.
Refik Anadol’un mekâna özgü “Sonsuzluk Odası: İstanbul Boğazı” yapıtı ise İstanbul Boğazı’ndaki anlık meteorolojik dönüşümle ilgili veri ve temalara odaklanıyor. Yapıt 360° aynalı bir odada anlık verileri dijital teknolojiler kullanarak işliyor ve dinamik görseller yaratıyor.
İlk kez izleyiciyle buluşacak yapıtlar
İstanbul Modern’in bugüne kadar düzenlediği en kapsamlı koleksiyon sergisi “Yüzen Adalar”da, müze koleksiyonundan birçok yapıt ilk kez izleyiciyle buluşuyor.
Yüksel Arslan’ın çeşitli serilerinden 13 resmi, Sarkis’in üç yapıtı ve Halil Altındere’nin İstanbul Modern Koleksiyonu’ndaki ilk NFT yapıt olma özelliğini
taşıyan "Metaverse" başlıklı çalışmasının yanı sıra Abidin Elderoğlu, Daniel Buren, Katharina Grosse, Lee Bul, Michelangelo Pistoletto ve Jorinde Voigt gibi
sanatçıların yapıtları sergide ilk kez yer alıyor. Laure Prouvost’un "Sanatçı Stüdyosu", Alicja Kwade'nin "Trans-For-Men 11 (Fibonacci)", Haegue Yang’ın "Güvenilir” adlı serisinden bir duvar yerleştirmesi ve Gilbert&George'un “Beardover” adlı çalışmaları sergide izleyiciyle ilk kez buluşacak yapıtlar arasında bulunuyor. Gülsün Karamustafa’nın "NEWORIENTATION" adlı çalışması, İstanbul Modern’in Kadın Sanatçılar Fonu aracılığıyla koleksiyona kazandırıldığı tarihten bu yana ilk kez müzede sergileniyor. Anthony Cragg’in İstanbul Modern'e 10 yıllığına ödünç verdiği 6 metre yüksekliğindeki "Koşucu” adlı heykeli ise yeni müze binasının girişinde ziyaretçileri karşılıyor.
Dış Etkinlik Alanı’nda Heykeller
Yeni müze binasının dış etkinlik alanı ise heykel sanatının önemli örneklerine ev sahipliği yapıyor. Adrian Villar Rojas’ın 14. İstanbul Bienali kapsamında Büyükada’da
sergilendikten sonra İstanbul Modern Koleksiyonu’na dahil edilen “Tüm Annelerin En Güzeli (I)” adlı yapıtının yanı sıra Richard Deacon’un “Ev Modeli”, Anselm Reyle’nin “Yeraltı Dünyasının Üstünde” ve “Toz Çökerken”, Yılmaz Zenger’in “Bence Ayça”, ve Selma Gürbüz’ün “Avrupalılar” başlıklı çalışmaları izleyiciyle buluşuyor.
Koleksiyonun unutulmayanları
“Yüzen Adalar” sergisi, İstanbul Modern’in geçmiş sergilerinden unutulmayan yapıtları da bir araya getiriyor. Nejad Melih Devrim’in bir ressam tarafından yapıldığı bilinen Türkiye’deki en erken dönem soyut resim olma özelliğini taşıyan "Soyut Kompozisyon" adlı yapıtı ve Anselm Kiefer’in "Morgenthau Planı" adlı çalışması izleyiciyle yeniden buluşacak yapıtlar arasında yer alıyor. Kimlik, kadın, beden, göç gibi kavram ve bunlarla ilişkili konulardan yola çıkan Nil Yalter’in "Başsız Kadın ya da Göbek Dansı" adlı videosu ile Erol Akyavaş’ın soyut mimari ile kaligrafik dili bir araya getirdiği “Padişahların Zaferi II"de koleksiyon sergisinde görülecek yapıtlar arasında bulunuyor. Burhan Doğançay'ın "Muhteşem Çağ" resmi ile Bedri Baykam’ın "Ingres, Gérôme, Bu Benim Hamamım" adlı yapıtı da izleyiciyle yeniden buluşuyor.