Mor Çatı olarak 1990 yılından bu yana, kadınların şiddetten uzakta yaşamlar kurabilmesi için mücadele ediyor, kadınlarla şiddete karşı feminist dayanışma kuruyoruz. Dayanışma merkezi ve sığınağımızda sürdürdüğümüz dayanışma, erkek şiddetinin kadınlar üzerindeki etkilerinin yanı sıra Türkiye’deki şiddetle mücadele mekanizmalarına dair de bilgi edinmemize olanak tanıyor.
Yıllardır vurguladığımız üzere, kadına yönelik erkek şiddeti toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanıyor ve kadınlara yönelik toplumun her alanındaki cinsiyet ayrımcılığı şiddeti besliyor. Bu nedenle mücadelemizi, yaşamın her alanında kadınların maruz kaldığı ayrımcılığa işaret ederek ve bu ayrımcılığın kadınların yaşamlarında yol açtığı zorluklara karşı dayanışma kurarak sürdürüyoruz.
Türkiye’nin 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekmesi ve imza çekmeye götüren toplumsal cinsiyet eşitliği karşıtı tutumun sonuçlarını, şiddetle mücadele mekanizmalarında izlemeye devam ediyoruz. Bu karşıtlık, 6284 sayılı Kanun, nafaka hakkı, medeni haklar gibi alanlara saldırılar biçiminde devam ederken, uygulayıcıların mevcut yasalara yaklaşımını da belirliyor. Kadınların güçlenmesini ve cinsiyet ayrımcılığının etkilerini odağa alan bir çalışma yürütmek şöyle dursun, aileyi korumayı şiddeti önlemenin önüne koyan bir yaklaşım hakim. Bu da kadınların şiddetten uzaklaşmak için ihtiyaç duydukları desteklere ve hatta yasal haklarına erişmelerinde önemli engeller yaratıyor. LGBTİ+’lara ve göçmenlere yönelik ayrımcılık, bu kadınların en temel haklarına dahi erişmelerini imkansız hale getiriyor.
Şubat ayında yaşanan depremler, neden olduğu felaketin yanı sıra kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarında yaşanan sorunları ortaya koyan önemli bir örnek olarak da öne çıktı. Pandemi döneminde de sıklıkla vurguladığımız üzere bu gibi afet ve kriz durumları, mevcut uygulama sorunlarını derinleştirerek sistemi neredeyse işlemez hale getiriyor. Depremden etkilenen bölgelerde şiddetle mücadele mekanizmalarının durumunu izlemek için yaptığımız ziyaretler ve deprem bölgesinden başvuran kadınların deneyimleri, erkek şiddeti ile mücadelenin neredeyse durma noktasına geldiğini gösterdi. Hali hazırda mevcut sorunların varlığı ve bu gibi kriz durumları için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından kadına yönelik şiddetle mücadele özelinde acil eylem planı yapılmamış olması, kadınların şiddete karşı çözümsüz kalmalarına neden oldu. Kendileri de depremden etkilenen, kimi zaman kurum binaları hasar gören kurum çalışanları, desteksiz ve plansız çalışma yürütmek durumunda kaldılar.
Kadınların kurumlara başvurduklarında karşılaştıkları kötü uygulamalar ve alanda çalışanlarla atölye, kurultay gibi çalışmalardaki karşılaşmalarımız bizlere kadınlara sunulan destek hizmetlerinin standartsızlığını bir kez daha gösterdi. Kendi çabası ile nitelikli çalışma yürütmeye çalışanların ise süpervizyon gibi çok temel desteklere erişemediğini gördük. Ulusal eylem planlarını incelediğimizde de gördüğümüz üzere, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının kendi çalışmalarını izlememesi, kadın örgütlerini muhatap olarak almaması ve toplumsal cinsiyet eşitliğini tamamen gündeminden çıkarması kadına yönelik şiddetle mücadele mekanizmalarının içini boşaltıyor.
Bu yıl Mor Çatı olarak odaklandığımız konulardan biri önleyici çalışmalar oldu. İstanbul Sözleşmesi’nin, kadınları şiddetten korumak, şiddet faillerini cezalandırmak ve kurumların şiddete karşı koordine çalışmasının yanında dördüncü temel ayağı olan önleyici çalışmalar şiddet oluşmadan ortadan kaldırmaya yönelik farklı düzeyde çalışmaları kapsıyor. Türkiye’de çeşitli kadın, LGBTİ+, çocuk ve gençlik örgütlerinin farklı düzeylerde yürüttüğü bu çalışmaların önemine işaret etmek ve gündemde tutmak için çeşitli faaliyetler gerçekleştirdik. Özellikle kadınların, şiddetin sinyallerini fark etmelerine yönelik içerikler hazırladık.
Kadına yönelik şiddetin ancak toplumsal bir dönüşüm ile sonlanacağını, bunu gerçekleştirmek için hayatın her alanında mücadele etmek gerektiğini bize en açık biçimde kadınların deneyimleri anlatıyor. Bu yılki faaliyet raporumuzda da sürdürdüğümüz çalışmaların yanı sıra kadınların yaşadıklarını ve mücadelelerini okuyacaksınız. Bize sistemdeki tüm zorluklara karşı mücadele etmek için güç veren bu anlatıların, şiddete karşı feminist mücadelemize de ilham olması dileğiyle raporumuzu sizlerle paylaşıyoruz.