Tarih: 23.06.2023 20:20

Okuyan'dan seçim sonrası 'hayıflananlara' mücadele çağrısı

Facebook Twitter Linked-in

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan Elips TV'deki Arka Plan programında gazeteci Canan Kaya'nın sorularını yanıtladı.

"Sizce muhalefet bu seçimi neden kazanamadı?" sorusu üzerine Okuyan "Biz 'muhalefet başarılı olsaydı da başarılı olamayacaktı' diyen bir partiyiz. Çünkü AKP'ye benzeyerek bir strateji oluşturdular. AKP artıklarıyla oluşturulmuş bir muhalefet söz konusuydu. Bunun başarılı olması ne için başarılı oldular sorusunu sorduracaktı bize" dedi.

Okuyan "Evet Erdoğan gidecekti, bu bizim için de önemliydi ama öte yandan muhalefetin temsil ettiği çizgi Türkiye açısından yeni bir şey vaat etmiyordu" ifadesini kullandı.

Muhalefetin seçimlerin ardından içine girdiği tartışmanın "AKP'ye neden alternatif oluşturulamadığı" sorusuna yanıt aramak yerine kişilere odaklandığını kaydeden Okuyan, CHP ve İYİP'teki tartışmalarda bir içerik olmadığını ifade etti.

CHP'de 'değişim' çağrılarının anlamı ne?

Okuyan "Ben seçimden önce de sordum. İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki fark nedir? Bilmiyorum" dedi. Kılıçdaroğlu'nun 10 yıl önce "Yeni CHP" diyerek başlattığı "değişim"i hatırlatan Okuyan kendisinin "eski CHP"yi savunmadığını kaydederek "İmamoğlu ve değişimi savunanlar CHP'nin son 10 yıllık politikasından hangi noktalarda ayrılıyorlar bunun yanıtı yok" diye belirtti.

Gezi'den sonra toplum edilgenleştirildi

Türkiye'nin özellikle Gezi Direnişi'nden sonra yaklaşık 10 yıldır kurtuluşun seçimlerle geleceğine, toplumun sağcı ve muhafazakar olduğuna ilişkin bir stratejiye mahkum edildiğini belirten Okuyan "Bu strateji 10 yıldır girdiği bütün seçimlerde başarısız oldu" dedi.

Asıl başarısızlığın yaşanan hayat pahalılığı ve çok ağır yıkıcı depremlerin ardından AKP iktidarının hâlâ yoluna devam etmesi olduğunu dile getiren Okuyan "AKP'yi kendi silahıyla vurmak stratejisi"nin başarısız olduğunu ifade etti.

Bu stratejinin toplumda var olan enerjiyi de ortadan kaldırdığını belirten Okuyan, sadece seçimlerden ibaret bir stratejinin iktidarın işine yaradığını ve bunun halkın enerjisiz bir biçimde bir toplumsal güç oluşturmadan değişim peşinde koşmasına yol açtığını söyledi.

TKP'nin toplumun örgütlülüğünü istediğini dile getiren Okuyan Gezi Direnişi'nin çok örgütlü bir hareket olmamasına karşın insanların örgütlü davranışını simgelediğini ifade etti, bunun yerine "bizi hangi lider kurtarır" sorusunun öne çıktığı durumda ise halkın edilgenleştiğini vurguladı.

TKP ve sosyalist partilerin başarısızlığı kolaycı çözüm beklentisini kıramamaları

TKP'nin ya da başka sosyalist partilerin edilgen bir halka, istediği kurtuluş reçetesini sunmadığını dile getiren Okuyan "Biz örgütlü bir davranış sergileyin, hep birlikte bu ülkeyi ayağa kaldıralım. İyi bir örgütümüz, programımız var, kadrolarımız var, buna katılmaya çağırıyoruz sizi, diyoruz. On yıldır insanlarımıza kolay kurtuluş olduğuna dair öyle bir yalan propaganda edildi ki bizim sesimiz duyulmadı bu ülkede. Aslında duyuldu da şimdilik kulak verilmedi" dedi.

Sosyalist partilerin başarısızlığının bu kolaycı çözüm beklentisini kıramamaları olduğunu söyleyen Okuyan, seçimden sonra TKP'ye üyelik başvurusunun seçim öncesinden çok daha fazla olduğunu belirterek "Seçimden sonra seçimlerde 64 bin oy almış bir partiye çok büyük başvuru oldu. Bu da Türkiye'nin trajikomik durumu" dedi.

'Bu halk Erdoğan'ı yenmeyi hak etmedi'

"Unutulan bir şey var, AKP sandıkta kazanmıyor. AKP 7/24 bu ülkeyi dönüştürüyor. Her sabah kalktığımızda iktidarın yeni hamleleriyle karşılaşıyoruz" diyen Okuyan buna karşı hiçbir şey yapmadan seçimlerden olumlu bir sonuç beklemenin yanlış olduğunu söyledi.

Okuyan "Bu ülkede kaç gün grev yapıldı, hiç bir öğrenci hareketi oldu mu kayda değer? Bütün bunları alt alta koyduğumuz zaman bu halk henüz Erdoğan'ı yenmeyi hak etmedi. Ne yazık ki bunu söylemek zorundayım. Bir oy kullanarak bu kadar büyük bir karanlığı, bu kadar güçlü bir projeyi alt edeceğimize niye inandık biz. Mesele burada!" diye konuştu.

Okuyan'ın açıklamalarından diğer satır başları şöyle:

- (Muhalefetteki değişim tartışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?) CHP'de ben değişim sözcüğünü o kadar uzun yıllardır herkesin ağzından duyuyorum ki? Şu soruyu sormak gerekir, neyi değiştirecekler, değişimin doğrultusu ne olacak. Buna dair kimsenin bir fikri yok. 

- Kemal Bey ile Ekrem Bey arasındaki ilişkinin uzun süre önce koptuğunu herkes biliyor. Burjuva siyasetinde dostluklar da düşmanlıklar da yapaydır. Gün gelir ittifak yaparlar, hiçbir şey olmamış gibi devam ederler ama her iki siyasetçinin de birbirleri hakkındaki gerçek düşüncelerini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla kimse kimseyi kandırmasın.

'CHP'yi sola çekecek bir iç dinamik görmüyorum'

- Dünya ve Türkiye'nin önemli meselelerine bakışta CHP'de önemli bir tartışma ortaya çıkarsa bu tabii ki beni bir siyasetçi olarak aynı zamanda bir yurttaş olarak ilgilendirir. Onun dışında şu anda kim neyi temsil ediyor, kim kimle ittifak yapacak ilgilenmiyorum. Çünkü hiçbir şey değişmeyecek. Bu kadar fazla değişimden söz ediyorlar, hiçbir şey değişmeyecek.

- CHP'yi daha ne kadar sağcı bir parti haline getirebilirler bilmiyorum. CHP'yi sola çekecek bir iç dinamik de görmüyorum.

'Ekonomi diyor ki daha fazla dinselleşme'

- (Okullara imam atanması) Bu gündeme geldiği andan itibaren TKP Türkiye'nin her yerinde bir çalışma başlattı, bu kabul edilebilir bir proje değil. Ekonomi diyor ki daha fazla dinselleşme. Bu 12 Eylül'den beri Türkiye'de sermaye sınıfının ihtiyacı. 24 Ocak kararlarından İslamcılaşma çıkacağı belliydi. Türkiye'de laiklik tehlikede değil, Türkiye laik bir ülke değil artık, bunun adını koyalım. Türkiye'de laikliğin yeniden inşa edilmesi lazım. Bu da mücadeleden, şu anda Türkiye'de laikliğe aykırı bütün uygulamalara karşı ses çıkarmaktan geçiyor. Okullarda başlatılan bu proje gerçekten akıldışı bir proje. Ama daha önce yapılan bazı uygulamalarla da paralel. Örneğin hastanelere de imam atanmıştı. Hukukta da dinsel bazı uygulamaları hayata geçirmek için bazı hazırlıklar yapıyorlar. 

'Biz iktidarı niye yenemedik' diye hayıflanan milyonlara çağrı

- Bunun hemen karşısına dikilmek gerekiyor ve dikiliyoruz. Ama 'Biz niye iktidarı yenemedik' diyen, hayıflanan, 'biz bir türlü sandıktan galip çıkamıyoruz' diyen milyonlar. İşte fırsat onlara sandığı beklemesinler, ayağa kalksınlar ve örgütlensinler.

- Laiklik kolay kazanılmadı bu ülkede.

- Türkiye'de bütün siyaset, devlet kurumları tarikatlar tarafından paylaşılmış durumda. Seçimden önce muhalefet partileri bazı tarikatlarla işbirliğine gitti. Ben yurttaşlarımıza sesleniyorum: Bu partileri terk edin.

- Yurttaşlarımızın artık mücadele etmesi lazım. Karşımızdakiler o kadar güçlü değil, tarikatlar o kadar güçlü değil. Bu gücü onlara veren bizleriz meydanı boş bırakarak.

'Ekonomi cahilleri gitti, bu işi bilenler geldi' sözü büyük bir palavra

- (Yeni ekonomi yönetimi ve faiz kararı) Mehmet Şimşek'le beraber Türkiye toplumu zannetti ki nihayet Türkiye bilimin ışında bir politikaya kavuşacak, dolayısıyla biraz düzlüğe çıkacağız, enflasyon hemen dizginlenecek, yoksulluk ortadan kalkacak, Türkiye refaha kavuşacak. Bir kere böyle bir şey yok. Mehmet Şimşek'in temsil ettiği politikaların halka faydalı olma olasılığı sıfırdır. Yoksulluk ve işsizlik üreten bu sömürü sistemi içinde alternatif para politikalarından söz ediyoruz. Aslında Nebati'nin o dalga geçilen politikalarının -arka planında evet Türkiye'yi daha da borçlandıran, olmayan bir kaynağın sürekli olarak eksilere giden bir bütçe- ama şunu unutmayalım ki yoksul kesimler açısından küçük de olsa hava delikleri açan bir politikaydı. Mehmet Şimşek, Merkez Bankası Başkanı bağımsız bir siyaset uygulamayacak. Uluslararası piyasaların politikalarını uygulayacaklar. "Ekonomi cahilleri gitti, bu işi bilenler geldi" büyük bir palavra. Ne yazık ki bu palavrayı bazı iktisatçılar da yaygınlaştırdılar.

- Bu dönem Türkiye'de yoksulların kemer sıktığı, nefes almakta zorlandığı bir dönem olacak. Ama Türkiye ekonomisini sadece büyük sermayenin çıkarlarından ibaret görenler için evet "uluslararası piyasalar açısından daha güven veren" bir ekonomi olacak. Ama unutmayalım o uluslararası piyasalar kendileri için güven arar, halk için değil, işçiler için değil."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —