Kahramanmaraş’ta konuşan BTP Lideri Hüseyin Baş, ‘müteahhitlerin bazılarının sorumlulukları vardı, peki binaları yaparken yapı denetim adı altında hükümetin verdiği yetkilerle o binaların o şekilde yapılmasını uygun gören hükümet sorumlu değil miydi?’ dedi.
Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, partisinin belediye başkanlarının tanıtım programı için Kahramanmaraş’ı ziyaret etti.
BTP lideri önce 6 Şubat depremlerinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın defnedildiği deprem şehitliğini ziyaret etti.
Burada deprem kurbanları için Kur’an-ı Kerim okundu, dualar edildi.
BTP liderine yoğun ilgi
Mezarlık ziyaretinin ardından kent merkezine geçildi.
Hüseyin Baş’ı Kahramanmaraş girişinde büyük bir konvoy karşıladı.
Vatandaşların yoğun ilgisi ile karşılanan BTP lideri aday tanıtımına katıldı.
Programda BTP Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ali Türk ve ilçe adaylarını vatandaşlara tanıtıldı.
Adaylarla birlikte halkı selamlayan Hüseyin Baş daha sonra vatandaşlara hitap etti.
BTP liderinin yaptığı konuşmanın satır başları şöyle;
“Doğum ve ölüm bir kaderdir ama…”
“Üzerinden 13 ay zaman geçti ama unutamayacağımız bir deprem felaketi yaşadık. O felaketin ilk günlerinde ben buraya gelmiştim. O gün gördüğümüz tablo gerçekten içler acısı bir tabloydu. Bugün Kahramanmaraş'a giriş yaptığımızda ilk olarak deprem şehitlerinin metfun bulunduğu yere gittik. Beni en çok etkileyen sahne şu oldu; farklı farklı doğum tarihlerine sahip insanlar aynı ölüm tarihine sahipti! Kahramanmaraş’ta 20 bin insan aynı gün aynı saatlerde hayata gözlerini yumdu. Doğum bir kaderdir. Dünyaya gelişimizi biz tayin edemeyiz, dünyadan gidişimizi de tayin edemeyiz. Ancak bu dünyadaki hayatımızı konforumuzu, güvenliğimizi, sağlığımızı kendi imkanlarımızla ve kendi çalışmalarımızla güvenli hale, uzun soluklu hale getirebiliriz. Dolayısıyla ölüm bir kaderdir ama enkaz altında can vermek, bize bu kaderi yaşatanların sorumluluğunda bir kaderdir.
“Sadece müteahhitler değil, belediyeler ve hükümet de sorumlu”
Kahramanmaraş'ta, Osmaniye'de, Hatay'da, Adıyaman'da hülasa depremi yaşamış 11 ilimizde toplam 10 tane bina yıkılsaydı muhtemelen çok büyük isyan çıkardı ama on binlerce bina yıkılınca bu kader oldu! Yani felaketimiz avuntumuz oldu. Bunu yaşamamızın sebebi o binaları yapan müteahhitler miydi? Evet, müteahhitlerin bazılarının sorumlulukları vardı, peki binaları yaparken yapı denetim adı altında hükümetin verdiği yetkilerle o binaların o şekilde yapılmasını uygun gören hükümet sorumlu değil miydi? O binaların nereye yapılacağını, ne kadar beton, ne kadar demir kullanılacağını tespit eden, onay veren, buna imar çıkaran, fay hattının üzerine imar veren belediyeler sorumlu değil miydi? O belediyenin başkanlarını atayan, bizlerin nasıl bir hayat süreceğimizi, nerede imar olacağımızı, nerede yaşayacağımızı belirleyen hükümetler sorumlu değil miydi? Bunların hepsi sorumluydu ama 6 Şubat'tan sonra hiçbiri sorumlu değilmiş de sorumlu enkazların altında can veren, yakınları vefat etmiş veya malı elinden gitmiş yani bir sürü acıyı yaşayan insanlarmış gibi bir psikoloji oluştu. Hatırlarsanız depremin 4. veya 5. günü Sayın Cumhurbaşkanı halka seslendi. Ben o yüz ifadesini hiç unutamıyorum, sanki o depremi 11 ildeki insanlar toplanmış da zorla hayata geçirmiş, sorumlusu bu insanlarmış gibi adeta halka amiyane tabirle fırça attı.
“Burada hükümet hala yok”
Depremin ikinci günü ben Kahramanmaraş'a geldim, önce Elbistan'a gittim oradan Kahramanmaraş'ın merkezine, Antakya'ya, Osmaniye'ye, Adıyaman'a, Malatya'ya ziyaret yaptık, incelemelerde bulunduk. Biz geldiğimizde çok üzülerek söylüyorum buralarda hükümet yoktu. O enkazların altından hala imdat çığlıkları duyuyorduk. Aradan bir yıl geçti ne yazık ki burada hala hükümet yok. Burada olan şeyin adı rant, burada olan şeyin adı menfaat. Bunu bile fırsata çevirdiler. Sizlere ‘konut veriyoruz’ adı altında depremin üzerinden, depremzede insanımız üzerinden siyaset yapıyorlar, enkazların üzerinde tepiniyorlar. Bu siyaset anlayışını bir an evvel değişmemiz gerekiyor. Bu sadece iktidar sahipleri için geçerli olan bir şey değil. Muhalefeti konsolide etmiş, muhalefetin gücünü arkasına almış Türkiye'deki siyasi blokların da o tutumdan çok da bir farkı yok arkadaşlar. Bugün iktidarı değişip klasik bildiğiniz partilerden herhangi birini iktidara getirdiğinizde deprem olmuş olsaydı, yine de çok başka bir kader yaşamayacaktınız.
“Ülkenin bütün sorunlarını çözmeye talip olarak yola düştük”
Bizler Bağımsız Türkiye Partisi olarak başta Kahramanmaraş belediye başkan adaylarımız ve Türkiye'nin bütün seçim bölgelerindeki adaylarımızla bu ülkenin bütün sorunlarını çözmeye talip olarak yola düştük ve sizlerin desteklerini bekliyoruz. Kahramanmaraş, kahramanların çıktığı bir şehir. Bu şehrin bu şekilde yönetilmesi 21. Yüzyıl şartlarında bir acziyet. Bunu yok etmek için el ele verelim, birlikte yürüyelim ve hem Kahramanmaraş’ımızı hem Türkiye'mizi hak ettiği noktalara hep birlikte taşıyalım. Biz, sizin sorun olarak gördüğünüz, çözümsüz meseleler olarak gördüğünüz bütün meseleleri çözebiliriz. Bunları çözecek bilim, bilgi, teknoloji, imkan ve akıl bizlerde var. Bunu bütün vatandaşlarımıza anlatın ve bu keşmekeş düzenden ülkemizi kurtaralım.”
Video link: