103 yıl önce Karadeniz’de katledilen Mustafa Suphilerin ölüm yıldönümünde Türkiye Komünist Partisi (TKP) tarafından yapılan açıklamada “Suphilerin yurtlarına duyduğu güven ve sevgiye sevgiye ortak ol” denildi. Açıklamanın tamamı şu şekilde:
28 Kanunisani’yi unutma!
Mustafa Suphi ve yoldaşlarını hatırla.
103 yıl oldu.
Eski düzenin temelleri sarsılıp yıkılıyor, bir devrim yükseliyordu.
Suphiler emperyalist işgale karşı Anadolu halkının onurlu mücadelesine katkı sunmak, çürümüş Osmanlı’ya karşı yükselen devrime katılmak için yola çıktılar. 28 Ocak’ı 29’una bağlayan gece, Karadeniz açıklarında katledildiler.
Devrim, Suphiler olmadan gerçekleşti.
Eski dünyanın efendileri tarihin çöplüğüne karıştılar.
Kimse kimseyi Tanrı’dan aldığı yetkiyle sömüremezdi artık.
Ve emperyalist cepheye karşı 1917 ve 1923 devrimleri yeni bir cephe açıp müttefik haline gelmekteydi…
Ancak, yeni düzen çok geçmeden yeni efendiler yaratmaya başladı. Sömürü, artık tanrıdan yetki almaya gerek duymaksızın devam etti bu topraklarda ve Bolşevizmin yoksul ve işgal altındaki halklara verdiği ilhamın izleri de günden güne silinmeye çalışıldı.
Suphiler olmadan…
Ve böylece, bir zamanlar kurtuluş için Bolşevizmin kızıl yıldızını kalpağına işleyen Anadolu köylüsü çok geçmeden komünistlerin onun düşmanı olduğuna inandırıldı.
Anti-komünizmin gölgesi altında girdi Amerikan zırhlısı İstanbul Boğazı’na, Anadolu’nun efendisi, patronu, sahibiymiş gibi…
Anti-komünizmin gölgesi altında sömürü hayatın sorgulanamaz bir gerçeğiymiş gibi sunuldu emekçi halka.
Ve tarikatlar-cemaatler anti-komünizmin en önemli araçları olarak palazlandırılıp tepesine çıkarıldı bu halkın.
Bilim ve aydınlanma yoksullardan kaçırıldı, yeni efendiler en çok komünizmden korktuğu için…
Yani 28 Ocak 1921’de bitmedi!
O gecenin karanlığını bu ülkenin üzerine bir gölge gibi düşürmek istediler. Yeter ki yoksullar ayağa kalkmasın, komünizm fikri bu ülkede yerleşmesin…
Sonunda anti-komünizm Cumhuriyet’in yıkılmasına mâl olsa da bu topraklardan komünizmi ve komünistleri silemediler.
Çünkü, Suphilerin bıraktığı mirası omuzlananlar bu ülkenin şairi, gazetecisi, yazarı oldular. Becerikli elleri, aydınlık zihinleri, mücadeleleriyle tüm zenginlikleri yaratan işçileri oldular. Topluma umut veren öğrencileri, gurur veren ve yol gösteren öğretmenleri, hekimleri, mühendisleri, mimarları oldular…
Büyüyerek ve güçlenerek bugüne geldiler. Depremde enkaz altına uzatılan ilk el onlarındı. Eşitsizliğin, sömürünün, haksızlığın karşısında mücadelenin öncüsü; çürümenin karşısında ülkenin aklı ve vicdanı oldular.
TKP bu ülkeye aittir. Komünizm bu toprakların en büyük umududur.
Ve TKP şimdi, 103 yıl sonra, Suphileri bir kez daha selamlarken, kalbi ülkemizin eşit, bağımsız ve laik geleceği için çarpanlara bir çağrıda bulunuyor:
Suphilerin yurtlarına duyduğu güven ve sevgiye ortak ol.
Bu ülkenin Suphilerin, Nâzımların ülkesi olduğunu hiçbir zaman unutma.
Sen de #GücüneGüven!