Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan, TKP’nin Youtube kanalında gazeteci Volkan Algan’ın sorularını yanıtladı. Fatih Mehmet Maçoğlu’nun Kadıköy Belediye Başkan Adaylığı gündemiyle ilgili önemli değerlendirmelerin yapıldığı program, kamuoyunda ve sosyal medyada yaratılan bilgi kirliliğini yok etmek için de değer taşıyor.
TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, programın başında SMF ile on yıllık bir ittifak sürecinin olduğunu hatırlatarak, görüşmelerde belli bir noktaya gelindiği, Kadıköy’de sağlıklı bir çalışmanın nasıl yapılacağına dair değerlendirmelerin yapıldığı ve yakın zamanda bu çalışmaların sonucunun da kamuoyu ile paylaşılacağı bilgisini verdi.
SMF’nin Kadıköy adaylığı açıklamasının ardından TKP’nin farklı bir açıklama yaptığının sorulması üzerine Kemal Okuyan “SMF’nin, TKP‘nin açıklaması değil mesele. Zaten TKP’nin açıklaması negatif değerlendirme üzerine kurulu bir açıklama değildi, nasıl bir değerlendirme sürecinde olduğumuza dair bir açıklamaydı. Şimdi zaten yavaş yavaş sona geliyoruz, nasıl başka yerlerde TKP’nin adaylarını belirleme sürecindeysek, burada da benzer bir değerlendirme sürecindeyiz.” dedi.
TKP’nin seçim sürecinde önceliklerine değinen Okuyan şunun altını çizdi:
“Türkiye’nin her yerinde belki de bütün dünyada geçerli olan değerler var, ranta kapalı olma, emekçilerin haklarını savunma, sanatı kültürü bilimi savunma, çağdaş yaşam tarzını savunma, laikliği savunma, bütün bunlar zaten bizim Türkiye’nin neresine gidersek gidelim bağlı kalacağımız değerlerdir. Tabii Kadıköy’ün İstanbul’un ölçeğinden de kaynaklı bir sürü başka faktörü de hesaba katmak gerekecek. Ama bizi bağlayan şey bu programdır, bu program tabii ki Türkiye Komünist Partisi’nin genel ilkelerine uygun bir programdır, biz kendi ilklerimizin dışında bir şeyin parçası olmayız ama elbette TKP’den ibaret bir program da değil bu. En nihayetinde bir ittifaktan söz ediyoruz, bizim için de diğer sosyalist yapılar için de Maçoğlu için de bağlayıcı olan programdır, bu programın etrafında çalışacağız.”
Basında ve sosyal medyada Maçoğlu’nun Kadıköy adaylığına dönük yapılan eleştirilere dair görüşleri sorulan Okuyan, Maçoğlu‘nun Kadıköy adaylığı gündeme geldiği andan itibaren sistematik bir sosyal medya kampanyası başlatıldığını hatırlatarak “benzer argümanlarla, hatta hakaretlere varan şeyler de söylendi. “Burası CHP’ye aittir, başka yere gidin” deniyordu özetle ama değişik varyantları da vardı. Saçma sapan espriler de yapıldı falan, Halk TV‘de de sonuçta toplumda da ortaya çıkan, aşağı yukarı herkesin aklına gelen Kadıköy sorusu soruldu. Tabi bu soruları yanıtlamak sadece Maçoğlu’nun değil hepimizin görevi. Dolayısıyla orada gazeteci arkadaşlarımız TV’de ya da başka yerde bu soruları elbette soracaklar bu çok meşru. Bunlar akla ilk gelen sorular, belki soruyu sorma biçimine ilişkin bir değerlendirme yapılabilir ama bunların da bir önemi yok, gazeteci bunları sorar.
Ama bu sosyal medyadaki kampanya başka bir kampanya yani orada bir operasyon yürütüldü. Ne işiniz var Kadıköy’de? Kadıköy’de nohut mu yetişir? Bu CHP organizasyonu mudur başka bir operasyon mudur bilemeyiz, sosyal medya karanlık bir kuyu. Ama sistematik bir şey yapıldı. Biz bunu püskürtürüz, söyleyecek yüzlerce şeyimiz var. “Ne işiniz var Kadıköy’de” deniyor ya biz burdayız zaten yani müteahhitler arası bir seçim olduğunda kimsenin aklına gelmiyor memleketini sormak. Bir yandan tek adam yönetimi denecek, saray rejimi denecek, hiçbir şeye tahammül yok denecek öte yandan da Türkiye’nin herhangi bir yerleşiminde bir siyasi partinin aday çıkarması için gürültü çıkarılacak.
Bu gürültü patırtı üzerinde AKP medyası, şimdi de yıllarca savundukları Maçoğlu’na saldırıyorlar diye yazdı çizdi. Halk TV programını kullandılar ama Halk TV programında çıkmadı bu sorular ortaya, daha önce başladı karalama kampanyası.Kadıköy falan değil mesele nerede aday olursak aynı şeyler söyleniyor. CHP’nin çok güçlü bir yer olduğunda burası bize ait gidin, AKP’nin güçlü olduğu bir yerde de diyorlar ki ama burada AKP güçlü bizi desteklemezseniz AKP kazanır, bunun sonu yok. Biz bunları veri almak zorunda değiliz kimse kusura bakmasın. Biz Türkiye’nin her yerinde iddialı olmakla yükümlüyüz. Bizim CHP’ye bir borcumuz yok, başkalarının olabilir ama TKP’nin CHP’ye borcu yok. CHP’ye düşmanlık falan yapmıyoruz, CHP düşmanlık yaptı. Biz CHP eleştirisi üzerinden bir Kadıköy çalışması yapmayacağız biz kendi programımızı ortaya koyacağız. Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde bir sürü dostumuz var, böyle bir karşı karşıya geliş üzerinden bir çalışma yürütmeye zerre niyetimiz yok.”dedi.
Sosyal medyada yer alan yorumlardan biri de bu adaylık süreciyle birlikte Maçoğlu’nun siyasi yaşamının bitirilmek istendiğine ilişkindi. Okuyan bu konuya da yanıt vererek Kadıköy önerisinin kendilerine ait olmadığını belirtti ve “Bunu Sayın Maçoğlu da biliyor SMF de biliyor herkes biliyor. Biz önermedik ama bu noktada TKP kendi istemediği bir şeyi kabullenmek zorunda kaldı diye bir şey de yok, bir değerlendirme yapıyoruz Kadıköy’de nasıl etkili bir çalışma yaparız diye bakıyoruz. Biz tercihimiz değildi derken, istemiyoruz imkansız olmaz falan demedik bizim önceliklerimiz arasında Kadıköy yoktu. Ve elbette bizim Sayın Maçoğlu‘nun siyasi kariyerini bitirmek gibi bir ajandamız yok olamaz da.” dedi.
Seçimlere dair genel yaklaşımları hakkında da konuşan Okuyan “Biz tüm belediye meclisi seçimlerinde kendi adaylarımızla seçime gireceğiz. Belediye başkanlığında, Türkiye solundan güçlü bir aday söz konusu olduğunda da, altını çizerek söylüyorum, belediye meclis üyeliği filan gibi hiçbir beklentiye girmeden destekleyeceğiz. İnanıyorsak açık destek de vereceğiz mutlaka.” dedi.
TKP’nin seçimde etkili çalışma yürüteceği yerleden biri de Hatay’ın Defne ilçesi, Defne’de TKP’nin adayını erken açıkladığına dair eleştirilere de yanıt veren Okuyan “TKP’nin Defne’de eskiye dayanan bir çalışması var biz depremden önce Defne’deki adayımızı büyük ölçüde belirlemiştik ve kendisiyle görüşüyorduk. Depremin olduğu sırada bizim toplantımız olacaktı ben Hatay’a gitmek üzereydim. Depremde biz bu çalışmalar yardımıyla da çok hızlı hareket ettik ve bugün kimse inkar edemez ki TKP oradaki çalışmalarda öne çıktı. Herkes vardı elbette orada ama TKP öne çıktı. Biz bir yandan deprem dayanışması yürütürken bir yandan da bu yıkım karşısındaki sorumluluğumuz aklımızdaydı. Bu yıkılan kenti, kendi toplumsal, kültürel dokusu ile uyumlu bir şekilde yeniden nasıl ayağa kaldırırız diye sorduk ve sorumluluktan kaçmaya karar verdik. Biz çok erken başladık çalışmaya. Adayımız belli, örgütlenmemiz belli ve bugün Defne’nin her mahallesinde örgütlüyüz. Defne’de başka sosyalist adaylar da çıkarsa buna karar verecek olan halktır.
Ama biz Defne’yi ayağa kaldıracağımızı ve çok anlamlı bir komünist belediyecilik örneği yaratacağımızı düşünüyoruz, gerçekten iddialıyız ve destek de bekliyoruz.
Ne bekler halk? Dürüst, kendinden emin bir aday bekler, bu var. Ekip bekler, bu var. Halkla
birlikte hareket edilmesi bekler, bu var. Program bekler, bu da var.
Dolayısıyla biz epey bir yol almış durumdayız, TKP’ye hayır sen aldığın yolu geri sar denmesini de doğru bulmuyoruz.
Başkalarının aday gösterme hakkı var, yaparlar. Biz de bakarız duruma ama bizim şu ana kadar gördüğümüz tabloda kendi iddiamızı geri almamızı gerektirecek bir şey de yok ortada.” dedi.
Seçimlerde farklı birçok bölgede adayların açıklanacağını belirten Okuyan “Biz henüz iki yerde adaylarımızı açıkladık: Defne ve Kartal. İkisinin de farklı özellikleri ve olanakları var, ikisinde de ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Adım adım bu yerlerin sayısı artacak. Biz hayalci değiliz, her aday gösterdiğimiz yerde kazanma iddiamız yok. Bazı yerlerde de etkimizi artırmak, meydan okumak, siyasi bir mesaj vermek topluma ya da insanları çaresiz bırakmamak için aday göstereceğiz. Büyükşehirler böyle örnekler mesela.
Bir de kazanma iddiasıyla hareket ettiğimiz bazı ilçe ve beldeler var. Buraların önemli bir bölümünde başka bir sol aday yok zaten. Biz Türkiye’de yıllardır sağın elinde olan bazı yerlerine de etkili bir giriş yapmaya çalışıyoruz.
Buraları netleştikçe açıklayacağız. TKP bu yerel seçimlerde daha fazla oyun kurarak daha iddialı hazırlanıyor.
Biz Türkiye’de sosyalizmin, laikliğin, anti-emperyalizmin sesini, işçi sınıfının emekçilerin sesini yükseltmek için seçimlere giriyoruz ve bunu da yapacağız.” dedi.