Türkiye Tasarım Vakfı, Hatay’ın kültürel çeşitliliğinin ve kent kimliğinin korunması için çalışmalarını sürdürüyor. Hatay’ın tarihi merkezinin yeniden hayat bulması için 39 yerli ve yabancı paydaş ile iş birliği yapılıyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde; ulusal ve uluslararası alanda tarihçilerden, arkeologlardan, yer bilimcilerden, şehir plancılarından, mühendislerden ve mimarlardan oluşan tasarım ve planlama iş birliği grubuna gönüllü liderlik eden Türkiye Tasarım Vakfı’nın ‘Hatay’ın İhyası’ çalışmalarının ilk sunumları tamamlanıyor.
Hatay’da tarihi ve arkeolojik araştırmalar, bölgenin doğal ve sosyolojik yapısı, kent hafızası ve mimari dokusu üzerine çalışmalar yapıldıktan sonra kurulan tasarım ve planlama sürecini üstlenen ve danışma ekibini koordine eden Türkiye Tasarım Vakfı öncülüğündeki çalıştay 25’ten fazla konuk konuşmacının katılımı ile gerçekleşti.
“Şehirlerimizin Yeni Bir Hayal Kırıklığına Tahammülü Yok”
Hatay’ın İhyası için dünyada eşi görülmemiş bir iş birliği yürüterek uluslararası alanda da model olabilmeyi hedeflediklerini belirten Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, şöyle konuştu: “Hatay’ın ihyasında farklı tasarımcı ve disiplinlerle çalışmak en büyük gücümüz oldu. Biz birikimimizi, deneyimimizi ve çalışmalarımızı hem ülkemize hem dünyaya katkı için iş birliğine açmaya hazırız. İlk defa bu Cumartesi Hatay’da konsept çalışmaların sunumunu yapacak ve alacağımız geri bildirimlerle 15 Kasım’a kadar ilk etabı tamamlamaya çalışacağız. Şehirlerimizin yeni bir hayal kırıklığına tahammülü yok, dolayısıyla adanmışlık felsefesi ile yürüttüğümüz çalışmamızı layıkıyla tamamlamayı arzu ediyoruz.”
Hatay’ın yeniden ihyasında kentsel ve mekânsal stratejik planlamayı gerçekleştirecek dünyanın en önemli mimarlık firmalarından olan Foster+Partners Kentsel Tasarım Bölüm Başkanı Bruno Moser, “Hatay’a yeni yapılar kurmadan önce şehrin geçmişinin ve kimliğinin iyi analiz edilmesi gerektiğini düşündük. Miras, koku, yemek, umut gibi öğeler bu şehirde hala mevcut. Biz de önerdiğimiz tasarımlarda, mimari özelliklere, renklere ve dokulara referans vermeyi hedefledik” dedi.
İş birliği ile Umudun Mekânı Hatay
Keym Kentsel Yenileme Merkezi Kurucu Ortağı Cem Yılmaz, Hatay’ın ihyası için kurulan iş birliğine dikkat çekerek, “Kurduğumuz iş birliğiyle Hatay’ı hep beraber el ele vererek umudun mekânı yapmak için yola çıktık. Bu konudaki en büyük gücümüz ise her zaman iş birliği içerisinde çalışmak oldu. Unutmayın ki iş birliği kavramı da bu coğrafyadan çıktı. Hatay’ın ihyası için geliştirdiğimiz bu örnek çalışma da tüm dünyaya bu topraklardan yayılacak. Umuyoruz ki bu çalışmalar hem Hatay’a umut olacak hem de dünyanın farklı lokasyonlarında yıkılan kentlerin ayağa kalkmasında örnek olacak” dedi.
DB Mimarlık Kurucu Ortak Bünyamin Derman ise Hatay’da sürdürülebilir ve güçlü yapılar kurmayı planladıklarının altını çizdi. Bu planlama dönemindeki en kritik bileşenin ‘toprak kaybetmeden dönüşüm’ olduğunun önemini anlatan Derman, “Hatay, Efes’ten sonraki en büyük antik kentleri barındıran bir Roma şehri. Öte yandan bu kadim şehir tarihteki büyük depremlerde 7 defa yıkıldı. Bu son depremde ise kentin yüzde 80’i yerle bir oldu. Bu yüzden Hatay’ın depremden diğer etkilenen kentlerden daha özel bir durumu var. Geleceğin dünyasını da göz önünde bulundurduğumuzda şehrimiz için altyapı çalışmaları ve örnek şehir uygulamaları öneriyoruz. Bu doğrultuda, Hatay’ın ihyası için iş birliğiyle hareket ettik ve 500’e yakın bilimsel çalışmadan yararlandık. Şehrin kültürel mirasını ve fiziksel sistemini bir arada besleyecek adımlar da atmaya çalışıyoruz. Hedeflerimize ulaştığımızda hem Türk mimari sektörü hem de Hatay şehri çok şey kazanacaktır” dedi.
Sürdürülebilir bir şehrin oluşabilmesi için araç trafiğinin az, yayaların da rahat edebildiği bir şehir planlaması hedefleyen dünyanın en önemli ulaşım planlayıcılarından MIC Proje Lideri Marco Bianconi, “Hatay’daki yaya ve araç trafiğini rahatlatmak için yeni köprüler ve yeraltı otoparkları kurulmasını öneriyoruz. Raylı sistem, özel araç, toplu taşıma, yaya ve bisiklet gibi bileşenlerin, birbirine bağlanan bir sistemde geliştirilmesinin gerekliliğine inanıyoruz. Şehrin ulaşım düzeni hem bugün hem de gelecekte yaşayacak nesiller için oldukça önemli olacaktır” dedi.