Van Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde 8 yıl aradan sonra
kurulan Van Kent Konseyi, tüm bileşenlerinin katılımıyla olağanüstü gündemle
toplandı. Toplantıda okunan deklarasyonda, Büyükşehir Belediye Eşbaşkanlarının
görevleri başında olduğu, halkın seçimle belirlediği belediye yönetimlerine
yönelik anti demokratik, hukuk dışı, darbevari kayyım girişimlerinin kabul
edilmeyeceği belirtildi.
Kentteki bir otelde düzenlenen olağanüstü gündemli Kent
Konseyi toplantısına, Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları Neslihan Şedal ve
Abdullah Zeydan, DEM Parti İl Eşbaşkanları Gülşen Kurt ve Veysi Dilekçi, DBP İl
Eşbaşkanları Gönül Uzunay ve Cemal Demir, Erciş eski Belediye Eşbaşkanı Diba
Keskin, DEM Parti Van Milletvekilleri Mahmut Dündar ve Zülküf Uçar, ilçe
belediyelerinin eşbaşkanları, kentteki sivil toplum örgütleri, siyasi parti
temsilcileri ile kent dinamikleri katıldı.
Toplantıya yoğun bir ilgi olduğu görülürken, divan heyetinin
oluşturulmasının ardından konuşan Kent Konseyi Eşbaşkanı Fikret Doğan,
konseylerin ve bu tür oluşumların özelde kent için genelde de ülke için gerçek
anlamda önemli bulduklarını ifade etti. Doğan, "Geleceği kurmak adına
konseylerin önemli yeri vardır. Konseye katılım gösteren her şahsiyetin
vicdanın sesini dinleyerek katılım sağlıyor. Buraya katılan her bireyin
vicdanın sesini duyarak, adaletten ayrılmayan kişiler olarak görüyoruz. Bu
anlamda her birimizin kendisini önemsemesi lazım. Onun içindir ki buralar, bu
kuruluşlar, bu bir araya gelmeler önemlidir” dedi.
Daha sonra konuşan Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah
Zeydan, ilk günden bu yana kenti kentin dinamikleriyle birlikte yöneteceklerini
söylediklerini hatırlatan Zeydan, "Biz hiçbir zaman herkesten iyi biliriz,
bizden başka hiç kimse bir şey bilemez anlayışında olmadık. Biz ancak birlikte
el ele gönül gönüle, omuz omuza verirsek bu kayyım tahribatının üstesinden
gelebileceğimize inanıyoruz. Bu anlayışla biz aslında uzun zamandır
çalışmalarını yürüttüğümüz kent konseyinde geç de olsa hayata geçirdik"
dedi.
‘Kaybedenler her zaman zalimler olmuştur’
Kentin 8 yıldır kayyım rejimiyle ağır bir tahribat
yaşadığını belirten Eşbaşkan Zeydan, bu yıkımı da gönül gönüle vererek
onarabileceklerini vurgulayarak, şunları söyledi: "Biz aslında hep Van'ı
birlik beraberlik gücüne güvenerek, bu ortak akla güvenerek bu yükün altından
kalkabileceğimize inandık ve bugün bu birlik bu beraberlik bizi her zamankinden
daha da fazla cesaretlendirdi. Bize her zamankinden daha da fazla bir moral
motivasyon ve güç kattı. Bu ittifak, bu birlik her şeyin üstesinden gelebilecek
güçtedir. Tarih de bize göstermiştir; dönem dönem insanlık tarihinde insanlık
çok ağır zulümlerle karşı karşıya kalmıştır. İnsanlık çok acımasız
diktatörlerle otoriter rejimlerle de karşı karşıya kalmıştı. İnsanlığa büyük
acılar da yaşatmışlardı. Fakat en nihayetinde kaybedenin o zalimler olduğunu
kazananın mazlumlar adaletten yana olduğunu tarih bize göstermiştir. Bu salonda
olan herkes bu demokrasi, adalet, hukuk ilkelerini savunan herkes aslında çok
asil bir mücadelenin de birer parçasıdır. Son süreçlerde özellikle 31 Mart
seçimleri ile birlikte AKP'li kayyım gasplarına karşı, zulme karşı
adaletsizliğe karşı, Van halkı kendi kimliğini kültürünü, dilini, barışı,
demokrasiyi adaleti savundu ve AKP'li adayların bütün devletin imkanlarını
kullanmalarına rağmen Van halkı bu hırsızlık ve yoksulluk düzeni olan kayyım
düzenine büyük bir itirazla 14 belediyenin 14'ünü de kendi partisine
kazandırdı. Van halkı bir tarih yazdı. Tarihte böyle bir şey görülmemiştir.
Bizler halkımızın bu duruşuyla halkımızın bu emeğiyle halkımızın bu
fedakarlığıyla her zaman gurur duyduk ve böyle asil bir halkın bir evladı bir
yoldaşı olmaktan her zaman onur duyduk. Hükümetin, iktidarın bu halkın
duruşundan dersler çıkarmasını bekledik. Kendi kendine bir muhasebe yapmasını
bekledik. Ne oldu da bu kadar para, vaat baskı tehdit bu kadar devletin
imkanlarını kullanmalarına rağmen bu hezimeti yaşadılar. AKP genel merkezinden
birkaç kişinin ortak girişimiyle Van halkının iradesine, mazbatasına çökmeye
çalıştılar, gasp etmeye çalıştılar, o seçim sonuçlarından hiç dersler
çıkarmayarak yeniden bir gasp girişimine soyundular. Orada da Van halkı
görkemli bir şekilde kendi iradesini onurunu korudu. Yaşlı anneler, babalar,
kadınlar, gençler en solundan en sağına kadar bütün neredeyse siyasi partiler,
demokratik kitle örgütleri bu adaletsizliğe karşı bu zulme karşı halkın
iradesini demokrasiyi korudular. Van halkının bu görkemli direnişi, bu adalete
sahiplenen direnişi büyük bir dayanışmayı da ortaya çıkardı ve nihayetinde
yüksek seçim Kurulu olması gereken bir karar verdi. Biz küçücük bir umutla
AKP'nin belki bundan bir ders çıkarmasını beklerken, halkın iradesine saygı
duymasını beklerken yeniden halkın iradesini gasp edecek girişimlerde bulunmaya
başladılar. Hakkari’yle başlayan, Bahçesaray ile devam eden bu gasp girişimi,
bütün halkların varlığını ortadan kaldıran bir rejim düzenidir. Bir yolsuzluk,
hırsızlık düzenidir. Soruyoruz bu olumsuzluğu kim kabul eder, en küçük bir AKP
belde belediyesini zorla gasp edelim ve oradaki belediye başkanını görevden
alalım, Allah aşkına kabul ederler mi? İnsan ne için yaşar? İnsan haysiyeti
için yaşar. Siz ısrarla Kürt halkının iradesine çökerek, Kürt halkını zorla
demokratik siyasetin dışına itmeye çalışarak kimseye bir fayda sağlayamazsınız.
Bu halkın varlığını bu halkın iradesini kabul edeceksiniz."
'Bu irade gaspını bizim kabul etmemiz mümkün değildir'
"Kayyumun nasıl bir hırsızlık ve yolsuzluk düzeni
olduğuna en yakından sizler biliyorsunuz” diyen Zeydan, şöyle devam etti: “Eski
parayla 12 katrilyon, bugünün parasıyla 12 milyar borç bıraktılar. Küçük de
olsa inandıkları bir kesime söylüyoruz; sadece ve sadece hırsızlık yaptılar,
sadece ve sadece yolsuzluk yaptılar. Bizler 8 aydır AKP'nin bütün mali
kıskacına rağmen, beş kuruş paramız yokken kayyımın on yılda yapmadıklarını 8
ayda yaptık. Halkımız buna şahittir. Biz nasıl yine gideriz bu halkın kalan üç
beş kuruşuna daha çökerizin hesabını yapıyorlar. Biz biliyoruz ki siz halktan
utanmıyorsunuz peki Allah'tan da mı korkmuyorsunuz? Hani inanç değerlerini
temsil ediyordunuz? Bu mudur sizin inancınız? Halkımızın 31 Mart sonrası
fedakarlıklarını gördük. Bize düşen de bu halkın bir evladı olarak halkın
kazanımlarını halkın iradesini halkın onurunu neye mal olursa olsun korumaktır.
Biz bu sözü ilk gün verdik ve bu sözümüzün sonuna kadar arkasında kalacağız.
Kimse bu halkın iradesine karşı koyamaz. 'Bak size dava açarız, kimse bize ses
çıkarmasın' duruşu mu bekliyorsunuz? Çok beklersiniz. Bu halk asla bu zulmü, bu
adaletsizliği kabul etmez. Buradan Türkiye toplumuna da seslenmek istiyoruz.
Vicdanlı olan adaletli olan demokrasiye inanan büyük bir kesim olduğunu
biliyoruz. Biz Türkiye toplumuna şunu söylüyoruz; gelin Türkiye'nin geleceğini
bu üç beş hırsıza kurban etmeyin. Buna hep birlikte karşı çıkalım. Adaleti
savunalım, hukuku savunalım. Türkiye toplumunun ihtiyacı budur. Bu günlerde
bazı toplumsal barışa yönelik söylemler dile getiriliyor. Sıkılan yumrukların,
sıkılan ellere dönüşme ihtimali bile Türkiye halklarının hepsinde büyük bir
umut yaratmıştır. Çünkü bu 50 yıllık çatışmalı ortam çoğu şeyi yitirdi. Büyük
bir ekonomik yıkım var. İnsanlar yoksulluktan ve fakirlikten kırılıyor.
Temennimiz Kürt halkının varlığının inkar edilmemesi, hukukun olması,
çatışmaların olmamasıdır. Buradan da yeniden sesleniyoruz; bu halkın varlığına
saygı duyun. Bu halkın seçilmişlerine iradesine saygı duyun."
Eşbaşkan Şedal: Vicdan ve adalet karşısında bunlar
yenilecekler
Son olarak konuşan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı
Neslihan Şedal, “Yerel demokrasinin yerleşmesi için ortak akılla hareket
edeceğimizi söyledik ve bunun gereğini yapıyoruz. Halkın dilini, kültürünü
tanımıyor, kadın, gençleri ve halkı tanımayan bir iktidar var. Yüzyıldır Kürt
halkına karşı bir imha politikası sürdürülüyor. Sürekli, tutuklama, gözaltı,
katliam ve iradesinin yok sayıldı. Bugün de yüzyıldır sürdürülen kirli
politikaları kayyımlarla devam ettirmek istiyorlar. Vicdan ve adalet karşısında
bunlar yenilecekler. Bugün kentin ihtiyacı kayyım atama değil, kentte yaşanan
yoksulluk, göç ve diğer sorunlarının çözümüdür. Biz, el ele vererek bu
haksızlık ve hukuksuzluğa karşı birlikte hareket etmemiz gerekiyor. Kayyımlar,
ekonomik tahribatın yanında toplum üzerinde çok ağır özel savaş politikaları
yürütüldü ve bu gün geçtikçe derinleştirildi. Bunun karşısında durmak hepimizin
görevidir. Bizim ittifakımızı ve gücümüzü birleştirerek bu kirli politikalara
karşı çıkmamız gerekiyor” diye konuştu.
Kent Konseyi: Darbevari uygulamaları kabul etmiyoruz
Konuşmaların ardından, kent konseyi sonuç bildirisi Divan
Başkanı Diba Keskin tarafından okunup görüşe sunuldu. 31 Mart seçimlerinin
ardından yaşanan mazbata krizi sürecinin hatırlatılması ve benzeri uygulamanın
yeniden hayata geçirilmek istenmesinin belirtildiği deklarasyonda, hiçbir
kayyım rejiminin halk tarafından edilmeyeceği ifade edilerek, “Van halkının seçtiği Belediye Eşbaşkanı
Abdullah Zeydan görevinin başındadır. Halkımızın seçimle belirlediği belediye
yönetimlerine yönelik anti demokratik, hukuk dışı, darbevari uygulamaları,
hukuk dışı kayyım girişimlerini kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz. Tüm kesimlerin,
anti-demokratik bu girişimlerin açığa çıkaracağı ağır toplumsal risklerin farkında
olması, gerekli hukuki ve demokratik süreçlerin hızlıca işletilmesi halkın
yararınadır. Van halkının; kurumları, demokratik kitle örgütleri, STK’leri,
sendikaları ve bir bütün olarak temsilcileri ve öncüleri olarak, özelde
ilimizde genelde ise ülkemizde yaşanan ve yaşatılmaya çalışılan anti-demokratik
ve kaotik ortamların son bulmasını, ülkemizin ekonomik, sosyal, siyasal vb. tüm
konularda insan hak ve özgürlüklerine kavuşması gerektiğini söylüyoruz”
denildi.
‘Belediye
eşbaşkanlarımızın yanındayız’
Deklarasyonun sonunda
ise, şunlara yer verildi: “Halkımız, gençlerimiz ve çocuklarımızın geleceği
için insan onuruna yakışır yaşam ve hizmet üretilmesi gerekir. Kentin seçilmiş
iradesiyle, demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü bir yaklaşımla, Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik şartına uygun bir belediyecilik anlayışıyla yaşanabilir bir
kent kurulması hepimizin sorumluluğundadır. Birlikte bu sorumluluğun gereğini
yerine getireceğiz. Halkın gerçek iradesiyle seçilmiş bütün eşbaşkanlarımız ve
meclis üyelerimizin yanında olduğumuzu beyan eder ve deklere ederiz.”
Toplantı, Van Baro Başkanı Sinan Özaraz'ın yaşanan kriz ile alakalı hukuksal bilgilendirmesi ve bazı sivil toplum örgütü kuruluşu temsilcilerinin görüş ve önerileriyle sona erdi.