Disney Plus’ın ilk orijinal yerli dizisi “Kaçış”ta yer alan ve bundan sonraki dijital projelere de olumlu baktığını belirten güzel oyuncu İrem Helvacıoğlu’nu şimdilerde TRT 1’in Yürek Çıkmazı dizisinde izliyoruz. Kendisiyle hem yapıma dair konuştuk, hem de özel hayatı hakkında en çok merak edilenleri sorduk. Beslenmesinden sporuna, kişisel gelişime verdiği önemden sosyal sorumluluklarına pek çok konuya değindiğimiz keyifli röportajımız ve muhteşem bir ortamda gerçekleştirdiğimiz kapak çekimlerimiz yalnızca
MAG Okurları için...
KOORDİNASYON: MELTEM ERCAN RÖPORTAJ: GÖZDE YILMAZ FOTOĞRAF: ONUR DEMİRDAĞ
MODA DİREKTÖRÜ: OSCARMORRIS STYLING: EYLEM YILDIZ SAÇ: CEVAHİR ÖZKAN GÜNER
MAKYAJ: CANAN HIZLI FOTOĞRAF ASİSTANI: EREN ÇELİK STYLING ASİSTANI: İREM SÖNMEZER
SPOT: Tüm anlatılar yorumlanmayı diler bence. Aynı hikâyeyi kağıt üzerinde okumakla, bir ekrandan seyretmek arasında büyük farklar olduğunu düşünüyorum.
SPOT: Kişisel gelişime önem veriyorum, çünkü her yeni bilgi, yeni bir aydınlanma, farklı tepki demektir.
SPOT: Sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
SPOT: Özel hayatımı, günlük rutinlerimi daha uzaktan yaşıyorum, bugüne kadar bir tercihti bu aslında ama artık neden olmasın diye düşünmüyor değilim.
Yürek Çıkmazı, hikâyesi ile izleyenleri ekran başına kilitliyor. Yapımdan ilk teklif geldiği zaman, sizi bu projede bulunmaya yönelten sebepler neler oldu?
Yürek Çıkmazı bir roman uyarlaması ve gerçeğe dayanan bir konusu var. Kitabı okuduğumda boğazım düğümlenmişti, senaryoda yine düğümlendi. Yıllarca uygulanan fiziksel ve psikolojik şiddetin sonunda ölen kadının ölüm sebebi sadece hastalık mı yoksa yıllarca uygulanan şiddet mi? Peki, ya tüm bunlar cezasız kalmazsa... İşte bu ihtimal beni çok heyecanlandırdı, çünkü tam da bu ihtimal için mücadele veren bir karaktere can verecektim.
Romanların ekrana uyarlanması konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tüm anlatılar yorumlanmayı diler bence. Aynı hikâyeyi kağıt üzerinde okumakla, bir ekrandan seyretmek arasında büyük farklar olduğunu düşünüyorum. Hepsi ayrı bir zevk veriyor. Kitabın kendisiyle televizyon uyarlamasının birbirlerini beslediği bir gerçek.
Türkiye, dram türündeki dizilerde oldukça başarılı ve yalnızca ülke genelinde değil, küresel çapta da büyük ilgi görüyor. Sizce bunun nedeni nedir?
Anlatılan konuların çoğu evrensel bence; yaşanılan olaylar, aile içi durum, toplumsal sıkıntılar... Her şey her yerde aynı, sadece tepkiler değişiyor.
Daha önceki röportajlarınızda tek kişinin birden fazla karakteri canlandırdığı bir rolde olmanın sizi heyecanlandırdığından bahsetmiştiniz. Böyle bir rol zor olmaz mıydı?
Sınırları zorlamak ya da kendinizle yarışmak gibi... Yaptığımız şey bu değil mi aslında? Sınırları zorlamak... Hayal dünyanı paylaşmak tabii zor ama deneyimlemek ve bunu paylaşmak isterim.
Yürek Çıkmazı’nda psikolojik sorunları olan bir karakterle karşı karşıya kalıyorsunuz. Peki, sizin psikoloji alanına karşı ilginiz var mı? Kişisel gelişim hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu işin temelinde psikoloji ve sosyoloji olmazsa olmaz. Bir karakter oluşturabilmek için bize verilen karakter bilgilerini, karakteri oluşturmakta kullanırız. Yaşadığı bir olayın karakter üzerindeki etkisi, toplumda oluşturduğu etki, bu etkinin tepkisi gibi. Kişisel gelişime önem veriyorum, çünkü her yeni bilgi, yeni bir aydınlanma, farklı tepki demektir.
Şimdiye kadar yaşadığınız en unutulmaz set anınız neydi?
Ne kadar zormuş bu soruya cevap vermek. Her sette mutlaka böyle bir an oluyor ama aralarından birini seçip söylemek hiç kolay değil.
Stresinizden uzaklaşmak, kafanızı dağıtmak için neler yaparsınız?
Bana, ruhuma iyi gelen şeylerle vakit geçiririm. Evcil hayvanlarımla oynarım, onlara sarılırım, sevdiğim bir müziği dinlerim, belki yalnız başıma bir yürüyüş yaparım ve zihnimin kendi akşına geri dönmesini beklerim.
Setten ve çekimlerden kalan, size ait olan zamanlarda neler yapıyorsunuz?
Genelde evde vakit geçiriyorum. Şu sıralar evde birtakım değişiklikler var, o yüzden keyifli oluyor. Arkadaşlarımla buluşuyorum, yemek yiyip geziyoruz. Sosyalleşmeyi seviyorum.
Geçtiğimiz yıllarda vermiş olduğunuz bir röportajda pesketaryen beslendiğinizi belirmiştiniz. Bu beslenme tarzının sizde ne gibi faydaları oluyor?
Aslında bu durum çocukluğumda yaşadığım bir durumdan kaynaklı. O yüzden bu tarz beslenmenin faydasını tam olarak anlatamam, çünkü kıyaslayabilecek bir veri çok uzun süredir yok ama bir zararının olduğunu düşünmüyorum.
Sporla aranız nasıl?
Maalesef iş saatlerim, spora düzenli vakit ayıramayacak kadar yoğun. Zihinsel olarak bir orada bir burada olmayı da sevmediğim için tüm odağımı spora verebileceğim dönemlerde yapmaya çalışıyorum yalnızca. Mükemmeliyetçi biriyim maalesef; ama bu yaz, sporu rutinlerimin arasına eklemeyi düşünüyorum.
Günümüzde pek çok tanınmış kişi; sosyal sorumluluk projeleriyle, yardım kampanyalarıyla isimlerinden söz ettiriyor, kimisi bu tür projelerin yüzü oluyor. Sosyal sorumluluk projelerinde yer almanın öneminden biraz bahseder misiniz? Siz son zamanlarda neler yaptınız?
Her insanın, yaşadığı topluma karşı bir sorumluluğu olduğuna inanıyorum ve bu görevi yerine getirmenin, kişinin hem ruhuna hem de sosyal yaşantısına çok iyi geldiğini deneyimleyerek öğrendim. Ben de son zamanlarda ülkemizin ağır kayıplar yaşadığı deprem felaketiyle ilgili sosyal sorumluluk projelerinde yer alarak elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
Bu yaz için bir tatil planınız var mı?
Netleşmiş, kesin diyebileceğim henüz bir plan yok; ama bolca plan var. Bakalım ne kadarı gerçekleşecek...
Gezerek keşfetmek, öğrenmek hakkında ne düşünüyorsunuz?
Öğrenme, deneyimleyerek gerçekleştiğinde daha kalıcı olur diye düşünüyorum. Keşfetmek ve gezmek de bu deneyimi gerçekleştirmenin en güzel aracı. Bu sebeple hayat boyu bana eşlik edecek bir öğrenme çeşidi olduğunu söyleyebilirim.
Disney Plus’ta Türkiye’deki ilk lansman projesinde yer aldınız. Nasıldı deneyimleriniz? “Kaçış” için neler söyleyebilirsiniz?
Proje ve platform için çok heyecanlandım. İlk olması benim için çok merak uyandırıcıydı. Her şartı ve hikâyesi çok zordu. Aslında sabırsızlandığım farklı ve sert sahneler de vardı. Sanırım cüretkâr ve isyankâr sahneleri beni çok etkilemişti; umarım yine dijitalde bambaşka bir karakter ile ekranda olurum. Çok güzel işler var dijital için, okuyorum.
Dizilerde birçok oyuncuyu partner aşklarıyla görüyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Sosyal medyadaki kitleniz çok güçlü ve görüyoruz ki onlar da böyle heyecanlı bir bekleyişteler...
Evet, takipçilerim çok tatlılar. Diğer meslektaşlarım kadar yoğun vakit ayırmıyorum, buna rağmen hep yanımdalar. En çok merak edilen de bu konu tabii. Özel hayatımı, günlük rutinlerimi daha uzaktan yaşıyorum, bugüne kadar bir tercihti bu aslında ama artık neden olmasın diye düşünmüyor değilim. Oyuncunun ruhunu ve şartlarını sanırım yine bir oyuncu en iyi anlıyor. Hem ben bu duruma zaten sıcak bakıyorum. Yaşıyorum da ama siz görmemiş olabilirsiniz belki.