Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (118)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (118)



Dünden devam...

Şimdi ada sadece gümrüksüz eşya alma ve gümrükten geçirebilme hakkına sahip diplomatlar, memurlar ve K.T.B.K' de görevli subay ve astsubaylar için cazipti.  Ama zaman, zaman bu kesimden görevini yapıp da adadan ayrılanların bazıları; hem K.K.T.C gümrüğünde ve hem de Türkiye gümrüğünde, refakatlerinde getirdikleri eşyaların fazlalılığı, getirilen eşyaların fatura uyumsuzlukları! Ya da ödenmemiş gümrük meblağları nedeniyle, bir hayli sıkıntılı durumlar da yaşabiliyorlardı!

K.K.T.C'de yaşayan Kıbrıs Türk Halkının yıllar içerisinde ekonomik, siyasal, askeri ve psikolojik yönden giderek güçlenmesi; Güney Rum kesiminde yaşayan Rumları, her geçen gün biraz daha umutsuzluğa sevk ediyordu. Onlar, günün birinde kuzeyde kaybetmiş oldukları topraklara, evlerine bir gün mutlaka döneceklerini hayal ediyorlar, onları yöneten Rum siyasetçiler de bu önemli konuda onlara daima umut aşılıyorlardı!  Aslında hala devam eden Kıbrıs sorunu, 1974 yılında çözülmüştü. Çünkü adada, artık kanla çizilmiş bir hudut vardı. 

Bu hudut günün birinde ve mutlaka hukuken de tescil edilecekti. Bunun aksini düşünmek, başka çözümleri dayatmak; 1960'lı yıllarda iki halk arasında yaşanan olaylara geri dönmek, yeniden Kıbrıs Türk Halkını, Rum tarafının insafına terk etmek olacaktı ki, bu da imkânsızdı. 

Artık adada iki ayrı halkın yaşadığı, iki ayrı devlet vardı. Rum ve Türk tarafında yaşayan bu iki ayrı halk; kendi devletleri içerisinde yaşıyorlar, kendilerinin seçtiği siyasilerce ve tüm hukuksal kurumları ile müstakilen aldıkları kararlar ile yönetiliyorlardı.  

Kısacası hayatın içinde var olan gerçeklerle; aslında Kıbrıs sorunu kendiliğinden çözüm yoluna girmişti. Sadece bu çözümün adını koymak kalmıştı!

Ve mutlaka günün birinde; her iki taraf bir araya geldikleri çözüm masasında mutlaka anlaşacaklardır. Ancak bu çözüm hiçbir şekilde Kıbrıs Türk Halkının adadaki özgürce yaşam ve egemenlik hakkını elinden alamayacaktır.

Çünkü 20 Temmuz 1974 tarihinde bir daha inmemecesine gönder çekilen Ay Yıldızlı Bayrağımızın Kıbrıs Adasına yansıyan gölgesi, Türk Milleti için; 1983'te ilan edilen K.K.T.C Devletinin kuruluş manifestosuyla anlatılan gerçekler de Kıbrıs Türk Halkı için vazgeçilmezlerimizdir.

Bu millet, Büyük Türk Milleti, tarihi boyunca Kıbrıs adasında var olmak adına, 1571 yılından bu güne binlerce vatan evladını bu uğurda feda etmiş, büyük bedeller ödemiştir.

Dünya İmparatorluğu çerçevesinde, Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeye çalışan Amerika'nın ve onun ayrılmaz emperyal partneri İngiltere'nin, bu ada üzerinde binlerce kilometre uzaktan hak iddia etmesini görmezden gelerek; her müzakere sürecinde Türkiye'ye ve Kıbrıs Türk Halkına türlü gerekçelerle taviz vermesi yönünde dayatmalarda bulunanlar!

Adaya 65 km uzaklıktaki Türkiye'nin; adada ki ve bölgedeki menfaatlerini, adada yaşayan Kıbrıs Türk Halkının hak ve hukukunu korumaya kararlı olduğunu unutmamalıdır. 

Bu noktada hatırlanması gereken her şey tarih sayfalarında yazılıdır. Türk Ulusunun Kıbrıs konusuyla ilgili olarak neleri göze aldığını, uyguladığını unutanlar/göz ardı edenler; tarih sayfalarına altın harflerle yazılı o gerçekleri bir kez daha okumalı ve doğru yorumlamalıdır!

Ortadoğu haritasının yeniden dizayn edildiği bu dönemde, Kıbrıs Adası stratejik konumu, çevresinde tespit edilen zengin petrol ve doğalgaz kaynakları nedeniyle; bu bölgede çok önemli bir yere sahiptir.

Türk Milleti ve Kıbrıs Türk Halkı tarihsel özgeçmişi, uluslar arası antlaşmalardan kaynaklanan hukuki hakları ve milli hedefleri doğrultusunda, bu coğrafyada ve özellikle Kıbrıs Adasında daima bulunacak ve adanın geleceği hakkında söz sahibi olacaktır.

Devamı yarın...