Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (119)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (119)


Dünden devam...

2000'li yılların K.K.T.C'de çok şey değişmiştir. 1968 yılından beri süregelen çözüme hedefli müzakereler, ne yazık ki bir sonuca ulaşmamıştır. Bu müzakereler sürecinin çözüme ulaşamamasının tek bir nedeni vardır? O da Rum tarafının müzakere masasındaki uzlaşmaz tavrıdır. 

Çünkü adanın yarı buçuğunu temsil eden Rum yönetimi, bugüne kadar hala adanın yasal hükümetiymiş gibi muamele görmekte, AB'ye haksız ve hukuksuz kabulünün vermiş olduğu avantajla hareket etmektedir.

Ada'ya yapılan tüm yardımlar, diğer devletler ile yapılan ekonomik anlaşmalar ve bu anlaşmaların maddi girdileri tamamen Rum tarafına gitmektedir.

Bunun yanı sıra Kıbrıs Türk Halkına yıllardan beri uygulanan insanlık dışı ambargolar devam etmektedir. Hal böyle iken, Kıbrıs müzakerelerinde Rum tarafından çözüm adına atılabilecek bir adım beklenebilir mi? Kıbrıs Türk Halkının çözüm adına yapmış olduğu talepler kabul edilir mi?

Her defasında 'tek millet, tek egemenlik, tek devlet' ısrarını sürdüren Rumlarla ortaklık hükümeti kurulabilir mi?

Güney Kıbrıs Rum kesimini 1963 darbesinden bugüne kadar yönetenler; bugüne değin ne Rum kilisenin, ne Ulusal konseylerinin, ne Yunanistan'ın iradesi dışında bir şey yapmış, ne de, herhangi bir zaman kesitinde, adanın Yunanistan'a bağlanmasından vazgeçmişlerdir. Bu ada tarihi boyunca Hıristiyan âleminin stratejik hedefleri içindedir. Dolayısıyla adada İslamı temsil eden bir halkın; hele, hele Türk Milletinin gücünün ve elinin bu ada üzerinde olmasını asla istemezler…

Milenyumlu yılların giderek değişen Ortadoğu haritasında, Kıbrıs'ın önemi göz ardı edilemeyecek kadar büyüktür.

Bu ada, Türkiye'nin uluslararası karasulara açılan tek penceresi, 2020'li yılların enerji hazinesidir.

Kıbrıs adasında, bugüne kadar elde etmiş olduğumuz tarihsel ve hukuki kazanımlar; bundan sonrası için çözümün ya anahtarı olacaktır. Ya da uluslararası arenada ki en büyük avantajımız olan Kıbrıs adasındaki ulusal kazanım ve haklarımız, yakın bir gelecekte elimizden kayıp gidecektir.

Türk Milletin Ulusal davası olarak bilinen Kıbrıs Konusunun bundan sonraki konumu, adada yaşayan Kıbrıs Türk Halkının ve yıllar önce buraya yerleşerek, vatan belleyen Türkiyelilerin geleceği; çözüm sürecinin içinde değil, Türkiye Cumhuriyetini ve K.K.T.C'ni yönetenlerin azim ve kararlılığında saklıdır.

Bir Kıbrıs Gazisi olarak bu nokta'da ifade edebileceğim yegâne gerçek, yıllar öncesi gönderlere çekilen şanlı bayraklarımızın (TC. ve KKTC) bedeli Türk Miletli ve onun ayrılmaz parçası olan Kıbrıs Türk Halkının canı ve kanı ile ödenmiştir; 'O Gazi Topraklarda' 30 yıldır yaşayan bir Türk Devleti vardır.

Eğer bir gün bu bayrakları oradan indirmeye cüret edecek, K.K.T.C devletinden vazgeçecek olanlar/böyle bir kararın altına imza atma cüretini gösterebilecekler, bunun bedelinin de ne olacağını iyi hesaplamalı, tarihe bakarak öğrenmelidir…

Devamı yarın...