Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (128)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (128)


Türkiye'de yaşanan bu kritik süreci çeşitli kaynaklar, 'post-modern darbe' olarak adlandırmışlardır. Pekiyi, 28 Şubat Post Modern - Darbesine giden süreçte, ülkemizde neler yaşanmıştı?

Kısaca Bir Göz Atalım:

Ülkenin iç kargaşasına ve kardeş kavgasına son vermek amacıyla, 12 Eylül 1980'de yaşanan askeri müdahalenin ardından; ortaya çıkan yeni siyaset döneminin etkisi ve Sovyetler Birliği'nin dağılarak, komünizm'in de çökmesi sonrasında; 80'li ve 90'lı yıllarda Türkiye'deki sağ partiler giderek güç kazanmıştı.

Bu siyasi gelişmenin bir sonucu olarak, Necmettin Erbakan'ın kurucusu olduğu Refah Partisi, 1995'de yapılan genel seçimlerden 1'nci parti olarak çıkmıştı. Ancak tek başına iktidar olacak kadar milletvekili çıkaramadı, kurmuş olduğu azınlık hükümeti de yeterli oy alamayınca; dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümeti kurma görevini ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi.

Bu gelişme üzerine ANAP-DYP Koalisyonu kuruldu. Ancak bu koalisyon hükümetinin T.B.M.M'de almış olduğu güvenoyu, toplam milletvekili sayısının bir üzerinde olmadığından Refah Partisi, Anayasa Mahkemesini başvurarak, hukuksal inceleme yapılmasını talep etti.

Anayasa Mahkemesi bu başvuruyu haklı bularak, güven oylaması geçersiz sayılmış ve bunun üzerine 1996 yılında yenilenen seçimler sonrasında, en çok oyu alan Refah Partisi ile D.Y.P (Doğru Yol Partisi) arasında kurulan 54'ncü koalisyon hükümeti, (Refahyol Hükümeti.) 8 Temmuz 1996'da güvenoyu almayı başarmıştır.

        28 Şubat Sürecini Tetikleyen Olaylar:

28 Şubat sürecini tetikleyen olayların tarihsel sürecine baktığımızda, aşağıda yaşananları görürüz:

54'ncü hükümetin kurulmasını takiben Başbakan Erbakan, 2-7 Ekim 1996 Tarihleri arasında Mısır, Libya ve Nijerya'yı kapsayan bir dış geziye çıktı. Bu gezi sırasında özellikle Libya Lideri Kaddafi ile yapmış olduğu görüşme sırasında:

Kaddafi'nin, T.C Başbakan'ını bir çölün ortasında kurulan bedevi çadırının içinde küçümseyen, umursamaz bir tavır içerinde ağırlayarak, "ülkemizin Kürtlere karşı sindirme hareketinden vazgeçmesi gerektiğini ve onlara özgürlüklerinin verilmesini" isteyerek ülkemizin bölünmesi yönünde suçlayıcı bir ifadeyle konuşması. İsrail ile yapılan işbirliğinin, Siyonizm'e hizmet olduğunu ifade etmesi'… Erbakan'ın bu suçlamalar karşısında; yeterli tepkiyi gösteremeyerek, bu olayı geçiştirme gayretleri; hem muhalefet kanadında ve hem de basında büyük eleştirilere yol açması. 3 Kasım 1996'da Susurluk'ta meydana gelen bir trafik kazasında mafya, siyasetçi ve polis ilişkilerinin açığa çıkması ve Erbakan'ın bu ilişkilere 'fasa, fiso' demesi.Yine bu dönemde oluşan toplumsal tepkilerin bir yansıması olan 'bir dakikalık karanlık' eylemleri için Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın: "Mum söndü oynuyorlar" demesi.

Kayseri'nin Refah Partili Belediye Başkanı, Şükrü Karatepe'nin 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısında yapmış olduğu konuşmada; Türkiye'de gerçek demokrasinin olmadığını, hâkim güçlerin herkesi kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeye zorladığını ifade ederek; aşağıdaki şu konuşmayı yapması:

"Süslü, püslü göründüğüme bakıp da laik olduğumu sanmayın. Resmi görevim nedeniyle bugün bir törene katıldım. Belki başbakanın, bakanların, milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. Ancak sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar; sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur."

 Bu sözleriyle düzene karşı çıkması, insanlarımız arasında kin ve nefret duygularının oluşmasına yol açacak beyanlarda bulunması,. (Karatepe, bu konuşması nedeniyle 1 yıl hapis ve 420.000 lira ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.)

 Başbakan Necmettin Erbakan'ın 11 Ocak 1997 Cumartesi günü, Başbakanlık konutunda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği vermesi.

T.S.K'ya mensup yüksek rütbeli subayların, 22 Ocak 1997 tarihinde Gölcük'te toplanarak irticanın iktidar olduğu konusunu tartışmaları.

30 Ocak 1997 tarihinde Sincan Belediye Başkanlığının, 'Kudüs Gecesi' adı altında bir etkinlik düzenleyerek;

Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın, İran Büyükelçisini de davet ettiği bu gecede, sahneye konulan 'cihad oyunu' ile adeta ülkemizin laik düzenine meydan okuyan bir etkinliğin gerçekleşmesi.