Atilla ÇİLİNGİR editör kısıtlı


10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (134)

10’LARIN İZLERİYLE TÜRKİYE (134)


Ancak bu açıklamalar sonrasında yeterli ve etkin tedbirlerin alınması bir tarafa; P.K.K'dan teslim olmak amacıyla Habur kapısını kullanan itirafçılar; örgütün uzaktan kumandalı mayınlarla gerçekleştirdiği eylemler için kullandıkları teçhizatı, Kuzey Iraktan temin ettiklerini; Kandil dağlarındaki P.K.K kamplarına 2 A.B.D zırhlısının silah getirdiğini öne sürerek, ajan olmakla suçlandıklarına ilişkin baskılara dayanamadıklarını ve bu nedenle teslim olduklarını, bazı arkadaşlarının ise; intihar ettiğini söylemişlerdir.

P.K.K'nın Öcalansız dönemde, silahlı mücadelede yaşadığı başarısızlıkların yanı sıra, ciddi bir eleman sıkıntısı çektiği, bunun sonucu olarak da, silâhaltına alınan erkek çocuklarının yaşının 10 – 11 yaş sırına kadar indiği. Örgüte alınan kız çocuklarının ise; 15-16 yaş civarında olduğu tespit edilmiştir. Zaten P.K.K'nın kuruluş yapısı içerisinde, 'Özgür Kadın Kurultayı' (Koma Jinen Bilind) adı ile sadece kadınların oluşturduğu bir kadın militan grubunun olduğu da bilinmektedir.

P.K.K'nın Almanya'daki faaliyetleri de oldukça üst seviyededir. Özellikle 1992 – 1993 yılları arasında P.K.K tarafından Almanya'da yaşayan Türklere karşı 6 büyük saldırı düzenlenmiştir. Bu saldırılar; Türk kökenlilerin iş yerleri ve evlerine yönelik bombalama, kundaklama. Sokaklarda ise, Türklere yönelik saldırılar şeklinde, terör ve korku yaratmak maksadıyla düzenlenmiştir. P.K.K ayrıca Almanya'da çok sayıda yazılı ve görsel medya organlarına sahiptir. P.K.K'nın propaganda amaçlarına uygun olarak yayınlanan Kürtçe Özgürlük gazetesi başta olmak üzere, periyodik olarak yayınlanan, pek çok yayın bulunmaktadır. 1996 yılına kadar P.K.K propagandası yapan MED TV'nin uydu yayını kapatılmıştır. Bu kanal daha sonra, Fransa ve Polonya'da da kapatılmış; yerini ise; ROJ TV almıştır.

P.K.K Terör Örgütünün Ülkemize Yaşatmış Olduğu Son 30 Yıllık Süreçte Vermiş Olduğu, Verdirdiği Maddi ve Manevi Kayıplarımızı Şöyle Özetleyebiliriz:

Milli Savunma Bakanlığı'nın hazırlamış olduğu verilere göre 1984 yılında ilk P.K.K'nın eylemlerinin başlamasından bu yana 4.824 sivil, 7.946 güvenlik görevlisi (bunlardan 5.821'i Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu, 775'i emniyet görevlisi, 1350'si köy korucusudur.) ve 28.000 civarında P.K.K'lı yaşamını yitirmiştir. Güvenlik görevlileri arasında en çok kayıp veren 10 il sırasıyla şunlardır: Şırnak 302, İstanbul 284, Hakkâri 264, Ankara 260, Diyarbakır 233, Konya 203, Mardin 199, Adana 186, Van 177 kişidir.

İçişleri Bakanlığının açıkladığı verilere göre, 2002 – 2011 yılları arasında ülke genelinde meydana gelen terör olaylarında 81 polis, 734 asker olmak üzere toplam 815 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 5.094 asker ve polis yaralanmıştır.

1984 Yılından Bugüne, P.K.K Terörünü Sonlandırmak ve Toplumsal Barışı Sağlamak Adına, Hükümetin Başlatmış Olduğu Abdullah Öcalan Görüşmelerine Kadar Geçen Süreçte; Türkiye Hangi Noktaya Gelmiş / Getirilmiştir? Bu süreç sonrasında P.K.K örgüt lideri ve Terör hükümlüsü Abdullah Öcalan'ın hedefi ve bu hedefin ardındaki en büyük güç Amerika ve Büyük Ortadoğu Projesi odaklı hamleler nelerdir?

1999 yılında örgütün lideri yakalanmış, yargılanıp hapse atılmıştır. P.K.K askeri anlamda mağlup edilmiş, tükenmiş ve dağılma noktasına getirilmiştir. Ancak ülkemizde uygulanan yanlış ve eksik sosyo ekonomik politikalar, P.K.K'yı taşeron olarak kullanan güçlerin hedefleri, özellikle 2003 sonrasında P.K.K terör örgütünü yeniden sahneye çıkarmıştır. Ama bu defa terörün siyasallaşmasının ve P.K.K'nın bir direniş / isyancı örgüt kimliğine bürünmesinin önünü açan ve dışarıdan empoze edilen yöntemler, Türkiye'nin terörle mücadelesinde uygulanmıştır!

2013 yılbaşından beri P.K.K hükümet ile pazarlık eder pozisyondadır. Bu durum P.K.K'yı terör örgütü kimliğinden çıkarıp, özgürlükler bağlamında mücadele eden bir direniş, ya da isyancı örgüt algısı yaratmıştır. Aslında ülkemizde 30 yıldan beri yaşanan terör belası 1999 yılında defedilmiş, P.K.K'nın beli kırılmışken, birdenbire ne olmuştu da; 2003 yılında terör yeniden geriye dönmüş /döndürülmüştü?

Bu noktada vurgulanması gereken en önemli husus, Amerika'nın bölgedeki stratejik hedefleri ve Ortadoğu'yu yeniden dizayn etme gayretleridir! Çünkü Amerika'nın BOP (büyük Ortadoğu projesi) çerçevesindeki hedefinde Ortadoğu'da kendi kontrolünde olan uydu devletlere ihtiyacı vardır. Özellikle son dönemde, 'Arap Baharı' adı altında başlatılan toplumların dönüşümü/dönüştürülmesi hareketlerinin altında yatan gerçek de budur. ABD'nin Ortadoğu'da bulunmasının en önemli gerekçesi, bölgenin zengin petrol ve doğalgaz kaynaklarının kontrolünü elinde bulundurması/bulundurmak istemesidir.