ABD, BMGK üyelerinin sunduğu Gazze'de ateşkes talep edilen birçok karar tasarısını veto etmiş, 31 Mayıs 2024’te ise, ilgili ülke ve başta BMGK olmak üzere ilgili uluslararası kurumlara kendisi Gazze için ateşkes teklifinde bulunmuş, bu teklif 10 Haziran 2024’te BMGK’da oylanmıştır.
Karar tasarısı olarak 15 üyesi olan BMGK’ye sunulan bu teklif 14 üyenin kabul, sadece Rusya’nın çekimser oy kullanmasıyla kabul edilmiştir. BMGK’dan ilk defa böyle bir karar çıktığı ifade edilse de daha önce Ramazan ayı için buna benzer ateşkes kararı, ABD’nin çekimser oy kullanması ve oy çokluğuyla çıkmış olmakla birlikte, uygulama imkânı bulamamıştır. BMGK’den ilk defa bu kadar güçlü bir ateşkes kararının çıktığına şahit olunmuştur.
Ateşkes kararının aşamaları
3 aşamalı olan bu kararın;
Birinci aşamasında 6 hafta süreyle hemen ateşkes, kadın, yaşlı ve yaralı esirlerin serbest bırakılması, Filistinli esirlerin takas edilmesi, İsrail güçlerinin Gazze'de nüfus bulunan yerlerden çekilmesi, insani yardımın artması, temel hizmetlerin yeniden inşası, Filistinli sivillerin Gazze'nin kuzeyi dâhil tüm şerit genelinde evlerine dönmesi yer almaktadır.
İkinci aşamada, krizin nihai olarak sonlandırılması için geri kalan esirlerin tümünün serbest bırakılması, İsrail'in tüm Gazze'den çekilmesi istenmektedir.
Üçüncü aşamada, Gazze için birkaç yıla yayılan yeniden inşa planının başlatılması, ölen esirlerin de cesetlerinin teslim edilmesi öngörülmektedir.
İlk aşama için müzakerelerin 6 haftadan fazla sürmesi hâlinde ateşkesin müzakereler bitene kadar devam etmesi, kararın uygulanmasını da BMGK ve BM üyelerinin desteklemesi talep edilmektedir.
Bu süreçte iki devletli çözüme destek verilmesinin, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın Filistin Yönetimi altında birleşmesinin önemine işaret edilmektedir.
Ateşkes kararına tepkiler
Bu konuya doğrudan veya dolaylı taraf olan ülke ve örgütlerin, Arap dünyası da dâhil, çoğunun olumlu, bir kısmının olumsuz, bazılarının da ümitsiz baktığı görülmektedir.
Hamas, kararı hem teklif halindeyken hem de kabul edildikten sonra olumlu olarak karşılamış, kabul edildikten sonra yaptığı açıklamada, söz konusu gelişmenin "memnuniyetle" karşılandığını ve planın uygulanması konusunda ara bulucularla iş birliği yapmaya hazır olduklarını bildirmiştir.
Hamas yetkilisi, İsrail hükûmetinin BMGK kararını uygulayarak ateşkesi sağlama ve derhal savaşı sona erdirmeye zorlama ve buna bağlı kalmasının ABD’nin sorumluluğu olduğunu ve bunun aynı zamanda ABD için de bir sınav olduğunu söylemiştir.
İran, ABD’nin kabul edilen bu ateşkes teklifinin ciddi olmadığını, ciddi olması için öncelikle İsrail’e verdiği silah ve mühimmat desteğini kesmesi gerektiğini beyan etmiştir. Ayrıca İsrail’in uygulamalarını, davranışlarını, özellikle son mülteci kamplarına saldırısını dikkate alarak, karardan ümitli olmadığı düşüncesindedir.
İsrail ise, ateşkes teklif ve kararlarını başından itibaren kabul etmemektedir. Kararın öncesinde, müzakereyle vakit kaybetmeye yönelik bir planlarının olmadığını, hedeflerine ulaşmadan operasyonları durdurmayacaklarını, bir diğer ifadeyle Hamas’ı yok etmeden durmayacaklarını, dolayısıyla ateş kesi kabul etmeyeceklerini, karar çıktıktan sonra da etmediklerini açıklamıştır.
Hatta, ABD’nin hem karar teklif aşamasındayken hem de karar çıktıktan sonraki, bunu İsrail’in kabul ettiği, Hamas’a da kabul etmesi çağrısında bulunduğu söylemini kabul etmediğini ve kendisinin de böyle bir beyanda bulunmadığını ifade etmiştir.
Bir İsrail yetkilisi de kararın İsrail'in Hamas'ı askeri bir güç olarak yok etme amacını göz ardı ettiğini, Hamas'ın gelecekte de askeri saldırılarda bulunacağına inanıldığı için bu belgeyi kabullenmeyeceklerini söylemiştir.
Şimdi ne olacak?
- ABD Dışişleri Bakanı Blinken, 10 Haziran’da çıktığı, Mısır, İsrail, Ürdün ve Katar’la temaslarda bulunacağı turunun birinci aşamasını tamamlamıştır. Şimdi de BMGK kararının uygulanmasına ilişkin temaslarını sürdürmektedir. Ancak İsrail’i bu karara uymaya ikna edip edemeyeceği konusundaki bilinmezlikler devam etmektedir.
- Burada önemli olan konu, plan uygulandığı takdirde, üçüncü aşamayı müteakip, Hamas’ın nasıl sahneden çekileceği noktasında düğümlenmektedir. Son tahlilde iki ayrı devlet kurulması sürecinde, Gazze ile Batı Şeria’nın birleşik bir formatta bütünleşmesi, mevcut Filistin hükümetinin Filistin Devletinin tek yöneticisi olması ön görülmektedir. Bu durumda Hamas’ın, mevcut “kurtuluş örgütü” formatını terk ederek Filistin yönetimine siyasi olarak entegre olması ve yönetimin bütünleşmesi, askeri unsurlarının da kararlaştırılacak kolluk kuvveti içinde legal bir formatta yer alması düşünülmelidir.
Bunun gerçekleşmesinin ancak Netanyahu hükûmetinin yönetimden ayrılmasına bağlı olduğu kıymetlendirilmektedir. ABD eğer, BMGK’da kabul edilen kararın uygulanmasında samimi ise, varlığını devam ettirebilmek için savaşa devam etmekte ısrarlı olan Netanyahu’dan kurtulması gerekir. Çünkü ABD-İsrail arasındaki ilişkiyle ABD/Biden-Netanyahu arasındaki ilişki farklı hale gelmiştir.
- ABD, Filistin Devleti tam olarak kurulsa dahi, bölgenin kontrolünün, kendisinin Orta Doğu’daki kalesi olarak gördüğü İsrail’de olmasını, bölgesel etkisinin ve güvenliğinin devam etmesi açısından hayati derecede önemli görmektedir. Bu nedenle ABD için güçlü bir İsrail vazgeçilmezdir.
- ABD’nin, İsrail’in ateş kese uymaması durumunda yaptırımlara başvurması, bunu müttefikleriyle de birlikte yapması gerekmektedir. Bu uygulaması onun samimiyetini gösterecektir. Aksi hâlde samimiyetsizliği ortaya çıkacak ve yaklaşan başkanlık seçimine kadar Biden’ın durumu idare etmeye çalıştığı kanaati oluşacaktır.
- Filistin için hassasiyet gösteren Türkiye’nin ise karardan memnun olduğu, ancak mevcut ortam itibarıyla süreçte devre dışı kaldığı görünmektedir. Ancak Hamas’ı ikna için destek istenmektedir.
Türkiye, diplomatik ve insani açıdan faaliyetlerine devam ederken, aslında mevcut iç ve dış sorunlara ve tehditlere odaklanmasının da daha faydalı ve uygun olacağı değerlendirilmektedir.