Konuk YAZAR


Bu bir işgal operasyonudur!

Bu bir işgal operasyonudur!


 

Yürürlükteki sistem, bir hafta içinde birbiriyle ilgisi bulunmayan üç kişiyi, Arena’daki aslanların önüne attı. Ümit Özdağ, Ayşe Barım ve Tanju Özcan...

 

Birbirleriyle ilgileri yok ama üçü de kendi alanlarında başarılı...

 

Ümit Özdağ, Zafer Partisi’ni her biri pırıl pırıl gençlerle kurdu. Elbette kadrosunda tecrübeli kişiler de var ama yurt çapında teşkilatları, mesleklerinde başarılı gençlere emanet etti. Sadece gençler arasında yapılan anketlerde Zafer Partisi, üçüncü parti çıkıyor... Ümit Özdağ’ın ortaya koyduğu, bilgiye dayalı politikalar her geçen gün toplumda karşılık buluyor. İlk genel seçimlerde, önemli sonuçlar elde etmesi bekleniyor.

 

Bu yükseliş, “Cumhurbaşkanı’na hakaret” iddiası ile gözaltına alıp, iddia dayanaksız çıkınca “halkı kin ve düşmanlığa tahrik”ten tutuklama ile durdurulabilir mi?

 

***

 

Odatv, birkaç gün önce, Ayşe Barım’ın sahibi olduğu idiletişime bağlı 55 sanatçının listesini ve kısa özgeçmişini yayınladı.

 

Tek tek incelediğimde gördüm ki, iktisat, işletme, hukuk, tarih ve Türk dili ve edebiyatı ve tıp öğrenimi görmüş yedi kişi dışında, kalanların tamamı, ya konservatuar ya da güzel sanatlar fakültelerinin tiyatro, oyunculuk, sinema ve televizyon bölümünden veya Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nden mezun... Hepsi; çocukluk çağından itibaren, sinema veya tiyatro oyuncusu olmaya karar vermiş gençler...

 

Mesleki açıdan yüksek potansiyele sahip gençleri tek tek seçmek, dizilerin kadrolarında yer almasını sağlamak, kolay bir iş olmasa gerek... Dolayısıyla Ayşe Barım’ın dizi piyasasına hâkim olmasının ardında başından beri insana yatırım yapmış olması var...

 

 

Tekelleşme iddiası ile ifadeye çağrıldı ama soruşturma 12 yıl önceki Gezi protestolarını düzenlemeye dönüştürüldü...

 

Tabii Gezi olaylarını, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni cebre düşürmek için örgüt kurmak” olarak görür ve gösterirseniz, bu torbaya, eylemlere katılan herkesi atabilirsiniz.

 

Oysa protesto, anayasal bir haktır!

 

***

 

Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, ülkenin en önemli meselelerinden biri olan sığınmacılar konusunda kendi politikasını uyguladı ve yeniden seçildi. Kadrosuna bakıyorsunuz, başkan yardımcıları arasında çevre mühendisi, harita mühendisi olanlar var. Yani başarılı olması, başından beri belli bir disiplin ve yetkin bir kadro çalışmasına bağlı...

 

Şimdi, Kartalkaya’daki otel faciasında denetimden Turizm Bakanlığı sorumlu olduğu halde, “Vay senin itfaiyen neden ihbarda bulunmadı?” diye sorumlu tutulmak isteniyor. Başsavcılığın atadığı bilirkişi heyetinin raporu bile Adalet Bakanı tarafından “korsan rapor” olarak gösteriliyor.

 

Temeli oy sahtekârlığına dayanan bir yönetim sisteminde, akın kara, karanın ak gösterilmesi beklenen bir sonuçtur ama yine de insanlar şaşırıyor.

 

***

 

İktidar, ülkedeki bütün alt yapıyı ele geçirmeye kararlı... Bu hafta Meclis’te görüşülmesi beklenen ve şirketlere kayyum atanmasının önünü açan düzenleme, yeniden gündeme getirildi. Daha önce muhalefetin Anayasa’ya aykırılık ve ticari faaliyetler üzerinde risk oluşturduğu gerekçesiyle torba yasadan çıkarılan düzenleme, AK Parti tarafından hiçbir şey olmamış gibi tekrar Meclis’e sunuldu. Terörle mücadele bahanesiyle hazırlanan bu düzenleme, ticari hayatı tehdit eden yeni bir kayyum uygulamasını getirmeyi amaçlıyor.

 

CHP Eski Genel Sekreteri Gürsel Tekin, konuyla ilgili açıklamasında “Doymadınız mı? Depremde insanların evlerine el koydunuz, köy kanunlarını gerekçe göstererek kupon arazilere el koydunuz, şimdi de gözünüzü şirketlere diktiniz. Şimdi terörle mücadele bahanesiyle, hiçbir yargı kararı olmadan şirketlere kayyum atamanın yolunu açıyorsunuz. Bu düzenleme, hukuk devleti ilkesine tamamen aykırıdır ve keyfi uygulamalara kapı aralamaktadır. (...) Bu düzenleme yalnızca ekonomiyi değil, Türkiye’nin uluslararası itibarını da sarsacaktır. Keyfi kayyum uygulamaları, yatırımcıların kaçmasına ve ekonominin darbe almasına yol açacaktır. (...) Türkiye’yi kayyum düzeniyle yönetmeye çalışmak, ülkemizi hem ekonomik hem de hukuki bir felakete sürükler. Bu uygulama sürdürülebilir değildir ve derhal durdurulmalıdır” dedi.

 

***

 

Görüldüğü gibi iktidar, aslında kendi ideolojisi adına ülkeyi bütün kurum ve kuruluşlarıyla, topraklarıyla, kültür sanat hayatıyla ve şirketleriyle resmen işgal ediyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)