Mustafa BALBAY


Bu ülke...

Bu ülke...


Bu ülke, kimsenin çiftliği değil. Kimse elime güç geçirdim diye istediği gibi at oynatamaz, oynatsa bile gün gelir at onunla oynar! 

 

 

Bu ülke, kimsenin arpalığı değil. Kurumlarından kadrolarına kadar bütün hücrelerini ele geçirdiğinizi düşünseniz bile milletin tümünü ele geçiremezsiniz. 

 

Bu ülke, kimsenin taht bekçisi değil. Dünyanın en yüksek tahtlarına otursanız bile kendi bedeninizin üzerine oturursunuz. İşte o oturduğunuz yer kadar cürmünüz olur. Gün gelir millet karar verir, o cürmün sahibini değiştirir. 

 

Bu ülke, tapu kaydını kimseye teslim etmez. Emperyalizme, onun uşaklarına teslim etmemiş, yerli işbirlikçilerine mi teslim edecek?

 

Bu ülke, adı konmuş konmamış büyük bir toplumsal mutabakatın, büyük bir ortak hukukun üzerinde kuruldu. Büyük erozyonlar yaşasa da bu hukuku kimseye, hiçbir güce teslim etmez.

 

***

 

Bu ülke, bağımsızlığını egemen devletlerin şaşalı salonlarında değil, savaş meydanlarında kazandı. Elde ettiği bağımsızlığı dosta, düşmana, cehalete, ihanete, herkese kabul ettirdi. 

 

Bu ülke, dünya sahnesinde yer alırken sadece savaş meydanlarındaki başarılarına yaslanmadı. Ulusal, uluslararası bütün meşruiyet ilkelerini yerine getirip doğudan batıya bir güneş gibi doğdu. 

 

Bu ülke, Kurtuluş Savaşı’nı verdikten sonra cehaletle, geri kalmışlıkla savaşını kesintisiz sürdürdü. “Verem Savaş”, “Sıtma Savaş” kurumlarını merak edip biraz araştıran başarının büyüklüğünü kavrar.

 

Marmaris'te 345.000 TL Peşin Fiyat Üzerinden 5 Taksitle Devre Mülk!

Sinpaş Kızılbük

Bu ülke, dünya sahnesindeki büyük kurumlara girmek için çabalar harcadı. Ama bu kurumlara girmesinden çok birbirine girmesini isteyenler oldu. Büyük yaralar almasına karşın on yıllardır hiçbir kutuplaşmaya teslim olmadı. Her kutuplaşmada “Türkiye artık bölünür” beklentilerinin tümünü boşa çıkardı. Sadece ekmeğini böldü, paylaşmak için!

 

Bu ülke, devlet gücünü ele geçirdikten sonra “Devlet benim” diyenleri çok gördü. Onlara yeni bir seçime kadar iktidarı çok görmedi, son sözü sandıkta söyledi. 

 

Bu ülke, sosyal patlamalar ülkesi değil. Bütün sigortalardan üstün “aile bağları sigortası” var. O nedenle bu ülke, sadece sandıkta patlar. Kimse ekonomiyi bozduktan sonra bu sigortaya güvenip ömür boyu iktidarda kalacağını sanmasın.

 

***

 

Bu ülkenin bir sahibi var.

 

Bu ülkenin milleti var. 

 

Bu ülkenin “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ü var. O Atatürk ki hâlâ Anıtkabir’den ülkenin bugününe, geleceğine yön vermeye devam ediyor.

 

Pek çoğunu kırdılar, kalemlerini satın aldılar, susturdular ama ne olursa olsun bu ülkenin teslim olmayan aydınları var. İşte öldürülüşünün 32. yılında anmaya hazırlandığımız, 32 yıldır unutturulamayan, bütün yazdıklarıyla “Haklı çıktım” diye haykıran Uğur Mumcu’ları var. 

 

 

Bu ülke hâlâ mürekkepten başka hiçbir şey yalamayan gazetecilere, yazarlara, aydınlara, akademisyenlere, hukukçulara, sendikacılara, toplumsal önderlere sahip.

 

Bu ülke karanlığa teslim olmayacak.

 

Bu ülke kanı kanla yıkamadan, kini kinle beslemeden, hukuku kimsenin intikam bıçağı haline getirmesine izin vermeden yeni bir ufuk açacak.

 

Bu ülkenin birbirine düğüm atan değil, birbiriyle düğün yapan bir milleti var.

 

Devlet, yarına bırakır ama yanına bırakmaz sözünün tabanı şudur:

 

Millet, yarına bırakır ama yanına bırakmaz!

 

Bu ülkenin tek sahibi var.

 

Bu ülkenin milleti var!