İçimizdeki gündemle dışımızdaki gündemin paralel seyrettiği, Cumhuriyet tarihinin en önemli günlerinden geçiyoruz.
Suriye politikasındaki bütün başarısızlıkların üstüne yenilerini eklemeye hazırlanan iktidar, bunu “büyük bir başarı” olarak sunmanın malzemelerini servis ediyor. Medyası da doğal olarak köpürterek kullanıyor. AKP medyası o kadar dağıttı ki sonunda plaka da dağıtmaya başladı. Halep’ten Şam’a, Mekke’den Medine’ye!
Çevremizdeki coğrafyada ne zaman parçalanma ya da rejim değişikliği olsa refleks şu oluyor:
Sıra Türkiye’de mi?
İran’da Humeyni rejiminden sonra.
Cezayir’deki iktidar değişikliğinden sonra.
Balkanlar’ın parçalanmasından sonra.
Irak’taki işgalden sonra.
Hep, “Sıra Türkiye’de mi” sorusu ortaya atıldı. Biz soru diyoruz ama pek çok kesim bakımından “beklenti” idi!
***
Biz de büyük çoğunluğunda köşe yazarı olarak kafa yorduğumuz bu süreçlerde soruyu tartışmasız şöyle yanıtladık:
e-Faturalı Ön Muhasebe Cebinizde!
60.000'den Fazla Mikro İşletmenin e-Fatura ve Ön Muhasebe Tercihi
Logo İşbaşı
Hayır, sıra Türkiye’ye gelmeyecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri çok sağlam atıldı.
Yürekten inanarak verdiğimiz bu yanıtı güncel ortamda da yani Suriye tartışmalarında da yineliyoruz.
Afganistan’da, Libya’da, Mısır’da, Irak’ta, Suriye’de cetvel oynatanlara sesleniyoruz; Türkiye’yi onlarla karıştırmayın. Türkiye ne pahasına olursa olsun, buna izin vermez!
İşte bütün mesele de bu; ne pahasına olursa olsun!
Bütün arzumun bu “paha”nın yüksek olmaması. Türkiye’nin böyle bir ortama sürüklenmemesi.
İktidarların görevi, Türkiye’nin iç-dış barışını özenle koruması, buna niyetlenen güçlere, “Sakın ha, aklından bile geçirme” diyecek iradede olduğunu hissettirmesidir.
Türkiye’de ne yazık ki böyle bir iktidar yok.
“Türkiye’yi ele geçirdim, bütün ganimet benim” mantığıyla yöneten bir iktidar var.
Türkiye’nin çıkarlarıyla partisinin çıkarları çakışmadığı zaman parti ideolojisini önceleyen, Müslüman Kardeşler siyasetini kafasının arkasından atmamış bir iktidar var.
2006’da Büyük Ortadoğu Projesi’ni övüp “Ben bu projenin eşbaşkanıyım” diyen, bugün bunu fiilen hayata geçirmeye devam eden bir iktidar var.
Merkel’in anılarından çek ediyoruz ki ülkeye çekidüzen vermek yerine çeke düzen veren, para karşılığı topraklarımızı göçmen deposu haline getiren bir iktidar var.
***
Bu tablo karşısında çağrımız CHP’ye.
İç ve dış barışın her türlü pazarlığa masa yapıldığı bir ortamda “muhalefet” gibi durmayın!
Ülkeyi yönetiyormuş gibi durun.
Bugün Suriye’ye Sevr dayatanların, bunu yarın Türkiye için isteyeceklerini haykırın. Yırttığımız Sevr haritasını, emperyalizmin yırtmadığını, bunun bilincinde olduğunuzu halkın anlayacağı dilde anlatın.
Bugün Suriye’nin kuzeyinden gelen haberlerle ilgili tek gerçek şu:
Bu haberlerin hiçbiri kalıcı gerçek değil!
Kalıcı gerçek, çizilen yeni Ortadoğu haritaları. O zaman haykırın:
Demek ki yırtmamız gereken yeni haritalar var!
CHP’den bu konuda muhalefet istemiyoruz, milletin sağduyusunu, birlikte, hukuk, huzur, refah içinde yaşama arzusunu bayrak yapıp yükseltmesini istiyoruz. İlk adım TBMM’yi kapalı oturuma çağırıp iktidara her şeyi sormak. Sonra halkın önüne çıkıp, kapalı oturum kurallarına bağlı kalarak, milletle her şeyi paylaşmak olmalı.
Ne dedi geçen gün; “AK Parti’ye ancak millet ayar verebilir.” Doğru dedi. Çünkü iktidarı denetleyecek hiçbir mekanizma kalmadı.
Milletin ayar vermesi için de millete rehberlik etmek gerek.
CHP bunu yapmayacaksa kim yapacak?
O gün bugün değilse ne zaman?