11 Eylül günü bu köşenin başlığı şuydu:
Narin aynamız!
Narin cinayetini irdelerken olayın bütün yönleriyle Türkiye’nin bir aynası olduğunu vurgulamıştık.
Şimdi de 19 yaşında, kayda geçmiş 26 suçu bulunan Yunus Emre Geçti hepimizin gözüne ayna tutuyor.
Ailesi ona Anadolu’nun muhteşem 13. yüzyılının büyük ozanı Yunus Emre adını vermiş. “Bir kez gönül yıktın ise/ Bu kıldığın namaz değil” diyen Yunus Emre’nin. “Ben gelmedim kavga için/ Benim işim sevgi için” diyen Yunus Emre’nin.
Bütün çocuklar gibi o da Yunus Emre doğdu. Tertemiz. Dünyaya, çevresine sevgiyle bakan. Her gördüğünü merak eden, soran...
Sonra üniversiteye kaydedileceği yaşta 26 suç kaydına sahip, medyadaki yaygın ifadeyle “suç makinesi” Yunus Emre oldu!
İlk suçu kaç yaşında işlemiş diye baktık, “çocuk yaşta” kaydı var. Demek ki 12 yaşından küçükken. Suçların her biri ötekini tamamlıyor:
Uyuşturucu ticareti, uyuşturucu kullanma, kasten yaralama, cinsel taciz, yağma, gasp, çocuğa cinsel istismar, hırsızlık, mala zarar verme!
20 Yıllık Bulut ERP Tecrübesi
DİA'da Bulunduğunuz Her Yerden İşlerinizi Yönetin
DİA Yazılım
***
Bu suçlardan defalarca ifadesi alınmış, hakkında işlem yapılıp serbest bırakılmış, bir süre hapiste kalmış, yine serbest bırakılmış.
Önce şu istatistiği paylaşalım. Türkiye’de hapse giren kişilerin yüzde 40’ı yeniden hapse giriyor. Yüzde 30’u da aynı suçu işlediği için yeniden cezaevine konuyor.
Yunus Emre de öyle!
Türkiye’de yaşı Yunus Emre’ye yakın, ondan daha küçük yüz binlerce kişi “kayıp”! Yani ne okulda ne işte! Muhtemel bazıları Yunus Emre’nin durumunda!
Yunus Emre 27 yaşındaki polis memuru Şeyda Yılmaz’ı gözaltı ortamında iken şehit etti, annesi Pınar Geçti’yi de yaraladı. Annenin şu feryatlarını “devlet baba”yı temsil edenlerden ne kadarı duymuştur:
- O kadar karakollara gittim, oğlumu ihbar ettim. Madde kullandığını, satış yaptığını söyledim. Niye devlet bunu götürmedi?
- Bir anne böyle bir şey olsun ister mi? Beni de yaraladı. Bir de kızım var, şimdi onun peşindeyim.
- Keşke o polis öleceğine ben ölseydim. O kurşunlar bana gelseydi.
- Kaç defa savcılığa gittim. Uzaklaştırma verdiler. Devlet bu madde işini çözsün!
- Yakalandığı gün de yine ben ihbar ettim. Ben de ilaç kullanıyorum!
***
Devletin “sosyal devlet” olduğu, toplumun bir nebze “sosyal toplum” olduğu bir ülkede Pınar annenin feryadının herkesi ayağa kaldırması gerekirdi.
8 yaşındaki evladının ölümünden sorumlu tutulup tutuklanan anneden 19 yaşındaki evladının tutuklanması için devlete yalvaran anneye!
Herkesin sorduğu soru şu:
- Böyle bir kişi niçin dışarıda?
Soruda elbette haklılık payı var ama öncelikli sorunun şu olması gerekmez mi:
- Ne oldu bize?
- Aramızda kaç Yunus Emre Geçti var?
Sanki Yunus Emre’yi çöp poşetine koyup tutuklayınca her şey çözülmüş olacak.
Sanki Yunus Emre bir daha güneş yüzü görmezse bir daha böyle suçlar işlenmeyecek!
Oysa asıl soru “devlet baba”nın nerede olduğu!
Asıl soru okulların karşısında, çevresinde yuvalanan uyuşturucu satıcılarının nasıl bu kadar rahat “çalışma ortamı” bulduğu?
Asıl soru Pınar annenin feryatlarının niçin duyulmadığı!
Yunus Emre şimdi hapiste “ağabeylerinden” henüz işlemediği suçların inceliklerini öğrenecek