İstanbul-Bahçelievler'deki “bir otelde” düzenlenen 24 Kasım Öğretmenler Günü ve Öğretmen Atama Programı'na Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da katıldı ve "Eğitim öğretim alanında ülkemizde köşe başlarını tutmuş ideolojik çevrelerin her türlü değişime, yeniye ve yeniliğe ayak diremeleri meşhurdur. Aynı aktörlerin Türkiye Yüzyılı Maarif Modelimizi sabote etmek için yine devrede olduğunu görüyoruz. 2024 Türkiye'sine halen vesayet dönemlerinin merceğinden bakan, değişime kapalı, dünyadan ve hayatın dinamiklerinden kopuk bu arkaik zihniyetin evlatlarımızın ufkunu karartmalarına müsaade edemeyiz." dedi.
Erdoğan, bu konuşmayla, Cumhuriyetin başından itibaren sürdürülen millî eğitim politikalarını “vesayet döneminin arkaik zihniyetinin ürünü" olarak göstermiş oluyor!
***
“Arkaik dönem”, Yunanistan tarihinde M.Ö. 8. yüzyıldan M.Ö. 480'deki ikinci Pers saldırısına kadar olan bir dönemdeki sanatsal gelişme dönemini belirtmek için kullanılır. “Arkaik”, aynı zamanda eskiye ait inanış ve düşünceleri, ilkel toplulukları anlatmak için kullanılan bir kelimedir.
Peki Cumhuriyet tarihinde arkaik kavramına uygun bir eğitim öğretim dönemi var mıdır?
Mesela Tayyip Erdoğan’ın çocukluğundan itibaren aldığı eğitim-öğretim modeli arkaik midir? Öyleyse nasıl Cumhurbaşkanı olabilmiştir?
Bizler aynı dönemin çocuklarıyız. Türk Eğitim modeli sonradan gittikçe bozulmasına rağmen, özellikle Atatürk döneminde dünyanın en iyi eğitim-öğretim modeliydi. Öyle ki dünyaca ünlü kimyacı Oktay Sinanoğlu liseyi bitirip gittiği ABD’deki Missouri Üniversitesi’nde ilk üç sınıfı sınavla geçip dördüncü sınıftan başlamıştı. Sinanoğlu, Türkiye’de lisede aldığı eğitimin, ABD’deki lisans eğitimi seviyesinde olduğunu, bu sayede üç sınıf birden atladığını anlatırdı.
Cumhuriyet tarihinin eğitim-öğretim alanındaki en kötü dönemi, son 22 yıllık Tayyip Erdoğan dönemidir. Devlet okullarında yeterli personel alınmadığı için artık temizlik bile yapılamıyor! Başka söze gerek var mı?
***
Bugünkü Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise nasıl bir eğitim-öğretim modeli uyguladığını, cemaat ve tarikatların okullara girmesini sağlayan protokollere yönelik eleştirileri cevaplamak üzere Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada şöyle açıklamıştı:
“Sizin ‘tarikat, cemaat’ dediğiniz, bizim ‘STK’ dediğimiz yapılarla toplasanız 10 tane protokolümüz vardır. Ben bu protokollerle bize destek olanlara da teşekkür ediyorum. Onlarla protokol yapmaya da devam edeceğiz...”
Oysa Yahudilik, Hristiyanlık veya İslam dini temelinde kurulan bütün tarikatlarda, cemaatlerde eski Mısır etkileri vardır. Eski Mısır'ın da İran'ın, Hindistan'ın veya Uzak Doğu'nun etkisinde kaldığına dair tespitler vardır. İslam dininde ise ruhbanlık, "Allah''a şirk koşmak”tır ama buna rağmen İslam adına, hatta Allah adına hareket edenler her devirde faaliyetlerine devam etmiştir.
Tarikat ve cemaatler, Tanrı adına kendini yetkili kılmak isteyenlerin başvurduğu arkaik dönemden de eski, insanları kullanmak ve itaat ettirmek için kullanılan araçlardır.
Bugün tarikat ve cemaatlerin okullara sokulmasını sağlayanların, kendilerinden hemen önceki dönemi arkaik olarak nitelendirmesi, herhalde bir çeşit yansıtma yönteminin ürünüdür.
***
Erdoğan bir de Türkiye'nin geleceği açısından böylesine hayati bir meselenin ideolojik kavgaların ve günlük siyasi polemiklerin mezesi hâline getirilmesinin yanlış olduğunu belirterek “Biz eğitim öğretim meselesini siyaset üstü tutmaya özen gösteriyoruz.” dedi.
Oysa, eğitim-öğretimi ideolojik kavgaların, günlük siyasi polemiklerin mezesi yapan, “Sizin anladığınız laik şu; 1940’lı yılları hatırlayın, camilerin kapısına kilit vurmak, camileri ahıra çevirmek, vatandaşın Kur’an’ı Kerim öğrenmesini yasaklamak. Sizin laiklikten anladığınız şey bu. Siz bunları laikliğin gereği olarak yaptınız. O zaman sizin laiklikten anladığınız şeyle benim anladığım şey aynı değil.” diyerek tarihî yalanları gerçekmiş gibi anlatan Millî Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’dir...
Geçmişte sapkın tarikat ve cemaatlere yapılan operasyonları, Kur’an öğretmeye dönükmüş gibi göstermek, camilerin kapısına kilit vurulduğunu veya camilerin ahıra çevrildiğini iddia etmek, tam da arkaik dönem mantığının ürünüdür.
Herodot, arkaik dönemde, Atina’da, kendisini Tanrı olarak ilan edenlerin düştüğü komik durumları anlatır! Bugün de her biri Tanrı’ya aracılık yapmak iddiasındaki arkaik dönemlerden kalma tarikat ve cemaatleri okullara sokmak, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak anlatılıyor!
Arslan BULUT(Yeniçağ)