Murat AĞIREL editör


Fethiye’de dönen dalavere

Fethiye’de dönen dalavere


Bir önceki yazımda Ölüdeniz’in nasıl parsel parsel satıldığını anlatmıştım. Tek bir işletme büfe ruhsatıyla yaklaşık 1300 metrekare restoran açıldığını yazmıştım.

Günlük 8 milyon lira hasılatı var diye Ölüdeniz’in nasıl halka kapatıldığını, eski Ülkü Ocakları başkanları arasında nasıl gidip geldiğini anlatmıştım. 

 

 

 

Halka ait plajların tek tek nasıl satıldığını anlatacağım. 

Bu kez Fethiye’deki Babadağ ve Sümbeki Burnu ile devam ediyorum. Babadağ bugün ülkemizin en fazla yamaç paraşütü atlayışı yapılan alanı olma özelliğine sahip. Muğla Orman Bölge Müdürlüğü, Fethiye Orman İşletme Müdürlüğü, Fethiye Orman İşletme Şefliği sınırları içinde, Babadağ mevkisinde bulunan Babadağ B Tipi Mesire Yeri; Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün izniyle tescil edilmiş.

Babadağ B Tipi Mesire Yeri’nin bulunduğu ormanlık alan Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile “Fethiye-Göcek Özel Çevre Koruma Bölgesi” ilan edilmiş. 

Turizmin bugünkü kadar yoğun olmadığı yıllarda, Babadağ’ı Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası’ndan önce, Muğla Valiliği İl Özel İdaresi’nin yüzde 75 hissesine sahip olduğu Muğla El Sanatları (MELSA) şirketi, ondan önce de Cengiz İnşaat işletmiş.

Uzun uzun anlatmayayım.

2011 yılından bu yana hisselerinin yüzde 99’u Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası’na ve yüzde 1’i Ölüdeniz Turizmi Geliştirme Kooperatifi’ne ait Fethiye Güç Birliği şirketini (FGB) kurmuş. Amaç bugün var olan teleferiği yapmak. Kâr amacı gütmeyen şirket, gelirlerinin yüzde 70’ini eğitime, yüzde 30’unu ise ilçenin tanıtımına harcamakla yükümlüydü. Kuruluşunun ertesi günü (!) FGB, tüm Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası üyelerini temsilen, dönemin Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı Özel Çevre Koruma Kurumu’nun açtığı “Babadağ mesire yerinin ve Hava Sporları Merkezi’nin işletilmesi” ihalesine katıldı. 17 Haziran 2011’deki ihaleyi kazandı. 

 

 

 

Bir protokolle tüm yamaç paraşütü vb. turistik etkinlikler FGB’ye devredildi. Protokole göre Babadağ’a beş yıl içinde 10 milyon liranın üzerinde yatırım yapılırsa süresinin 29 yıla uzayacağı yazıyordu. Zaman içinde Babadağ’a ciddi bir yatırımcı bulamayan FGB’ye, yaşadığı zaman kaybını telafi edebilmesi amacıyla sözleşme bitiş tarihinden itibaren bir yıl süre uzatımı yapılmış. Üstlendiği projeyi tamamlamak için finansal zorluk yaşayan FGB, elde ettiği imtiyazı kaybetmemek için projeyi üçüncü taraf bir girişimciye ihale etmek zorunda kalmış. 30 milyon dolar değerinde olduğu açıklanan proje için Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı’ndan da görüş alınmak suretiyle ihaleye çıkılmış. İhaleyi en yüksek teklifi vererek kazanan KIRTUR ile FGB arasında anlaşma imzalanmış. Yani FGB, 2017’da Babadağ mesire yerinin işletmesini, teleferik projesi ihalesini KIRTUR’a vermiş. KIRTUR ile Fethiye Ticaret Odası’nın hâkim ortağı olduğu FGB şirketi arasında “yap, işlet ve gelirden pay öde” modeliyle kiralama sözleşmesi yapılmış. 

Al gülüm ver gülüm derken KIRTUR, 2040’a kadar Fethiye-Babadağ mesire yerinin tek işletmecisi olmaya hak kazanmış. Günün sonunda teleferik projesinin temeli atılırken projenin ruhsatı bile çıkartılmamış. Bakan yardımcıları ve bürokratların katılımıyla yapılacak olan temel atma töreni, tesisin ruhsatsız olduğunun basına yansımasının ardından, hava şartları gerekçe gösterilerek Babadağ’dan Fethiye’ye alınmıştı. 

RUHSATTAN MUAF

Dahası teleferik kalkış istasyonu binası ise tümüyle ruhsatsız olup “ruhsattan muaf” diye bir yazı getirilerek Ölüdeniz’in kalbine çakılmış. 

 

 

 

KIRTUR’un işletmeye başladığı teleferik ve telesiyej hattı Babadağ’ın 2200 metre zirvesine uzanıyor. Zirveye çıkıp uçuş yapmak isteyen yamaç paraşütçüleri ya da doğayı seyretmek isteyenler daha önce minibüslerle zorlu bir yolculuğu göze alarak zirveye çıkabiliyorlardı. Şimdi daha konforlu bir şekilde ama ancak yüksek fiyatlar ödeyerek çıkabiliyorlar. Minibüsle zirveye çıkmak hâlâ mümkün. Ancak bu kez uçuş yapılacak olan pist ile KIRTUR’un yaptığı otopark arasında 2 kilometre yürüme mesafesi bulunuyor. Daha önceden böyle değildi. Minibüsler uçuş pistinin hemen yanına kadar ulaşıyordu. Şimdiki uygulama yamaç paraşütçülerini zorluyor. Çünkü onlarca kiloluk ağırlıklarla ve uçuş yaptıracakları genç, yaşlı müşterileriyle 2 kilometreyi yürümek zor bir süreç.

Bitireyim.

Kısa bir süre sonra Ölüdeniz bölgesinde güçlü bir yamaç paraşütü şirketi kuracağı da konuşulan KIRTUR’un kuracağı bu şirketin bölgede uçuş yaptıran 450 kadar paraşüt pilotunu ve eğitmenleri bünyesine katarak diğer küçük işletmeleri zora sokabileceği, KIRTUR’un bölgedeki yamaç paraşütü sektörünü de tamamen tekeline alabileceği dillendiriliyor.

Hatta bölge sakinleri ve meslektaşlarımın iddiasına göre Şimdi de Ölüdeniz’deki Belcekız plajına KIRTUR tarafından bir çevre düzenlemesi yapılmaya hazırlanıldığı konuşuluyor. Bu çevre düzenlemesi sonrasında plaja girişin ücretli olacağı ve hatta Babadağ’dan uçan yamaç paraşütlerinin ineceği alanın da kirayla kullandırılacağı iddia ediliyor. Böylece Babadağ’a KIRTUR’un teleferikleri ile çıkmaya zorlanan yamaç paraşütçüleri iniş için de KIRTUR’a ayrı bir bedel ödeyecekler.

 

 

 

Esas içimi acıtan ne biliyor musunuz?

Bunca dalavereye girilirken şu memlekette hiçbir bürokrat hiçbir iktidar sahibi de Babadağ’ı milli park ilan edip girişleri yabancı turistlere ücretli yerli turistlere ücretsiz yapalım demiyor.