Mustafa BALBAY admin


Kol mesafesi!

Kol mesafesi!


Son anda bir değişiklik olmazsa AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’la CHP Genel Başkanı Özel bugün saat 16.00’da CHP Genel Merkezi’nde ikinci kez baş başa, şahitli olarak görüşecek.

Önce genel doğrunun altını çizelim; diyalog iyidir!

Siyasi tarihimiz, diyalogsuzluklar tarihidir. Demirel’le Ecevit birbirinin adını bile ağzına almamayı, “hükümetin başı”, “muhalefetin başı” gibi hitapları tercih etti. Tansu Çiller’le Mesut Yılmaz aynı tabana seslenen karşıt liderler gibiydi. Erbakan, Erdoğan’a küs öldü!

 

 

 

Ne olursa olsun görüşebilmek, konuşabilmek gerekir.

Türkiye her türlü kutuplaşmadan çok çekti.

Güzel bir Balkan atasözü vardır:

Kardeşe kardeş demeyen, yabancıya efendi der!

Özel’in Erdoğan’ı karşılarken şekilsel konulara da özendiği, “Cumhurbaşkanlığı makamı”na karşılık gelen bir hazırlık yaptığı konuşuluyor. Bu da diyaloğun bir parçası olarak değerlendirilebilir.

Hürmet, edileni değil, edeni yüceltir!

***

Biz de yazının peşrev kısmını burada kesip diyaloğun içine gelelim.

Özel, 31 Mart seçimlerinden başarıyla çıkmış olmanın özgüveni ile yeni bir süreç örüyor.

Her genel başkanın liderlik edişi ayrıdır. Bu bağlamda, Erdoğan’la sürdürülecek diyaloğun CHP’nin gücünü artıracağını, ilk genel seçimlerde partinin genel iktidarı da alacağını düşünüyor. Anadolu’da “CHP’ye değil oy vermek selam vermek bile caiz değildir” diye bakanları etkileyeceği kanısında.

Bunun üstüne bir de diyalog sonrası gündemdeki kimi sorunların çözümüyle ilgili adımlar atılırsa, CHP açısından son derece verimli bir süreç!

Erdoğan nasıl bakıyor?

Öncelikle 31 Mart’ı ikinci plana itmesi, “Ülkeyi AKP yönetiyor” algısının önde olması bakımından tabii ki olumlu görüyor.

Kim görmez!

Tarihin akışı değişmiş, toplumdaki “AKP gitmez” algısı gitmiş!

Saray, 31 Mart’ın değerini düşürmek için elbette diyalog dahil her şeyi yapacaktır. Hatta kimi kronikleşmiş sorunları “CHP istiyor diye” çözmüş görüntüsü de verecektir. Ancak bu “çözümün” gerçekten çözüm olup olmadığını iyi irdelemek gerekir.

İktidarın yarı ve tam resmi yayın organlarında CHP’nin mutlaka çözülmeli dediği çok şey konuşuluyor. Bunun yanına emekçilere bir parmak bal da olabileceği gündemde.

CHP, bu türden birkaç görüntüsel adımı “Biz çözdük” diye bakıp siyasetini bunun üzerine oturtursa, kutuplaşma gider ama yerine “uydulaşma” gelir.

Türkiye’nin sorunları o kadar derinleşti ki “diyalog eseri birkaç çözüm” yaşadığımız olumsuzları katmerleştirir.

***

Erdoğan şu aşamada CHP’yi kol mesafesinde tutmak istiyor. Kolu uzatır el de sıkarsınız, eli yumruk da yaparsınız!

Erdoğan’ın kayyumdan müfredata öteki alanlardaki adımlarına bakınca CHP ile diyalog, CHP’nin hedefleri açısından havada kalıyor.

Erdoğan’ın yakın geçmişte seçimler öncesi yaptıklarını anımsayınca... Kendi belirleyeceği bir gelecekte CHP’nin kabul edemeyeceği bir adım atması... Bu nedenle CHP’nin diyaloğu kesmesi... Ardından seçim ikliminin başlaması noktasında Erdoğan’ın şu tür meydan konuşmaları yapması şaşırtıcı olmaz:

- Cehape zihniyeti diyalog miyalog yapamaz... Bakın işte, kaçtılar! Bunlar böyledir!

Bizim aklımıza gelen elbet Özgür Özel’in de aklındadır... CHP’de diyalogdan yana olanlar-olmayanlar gibi bir ikileme gerek yok. Asıl olan ana hedefe, iktidarla diyaloğu değil, iktidar değişikliğini koymak!