Prof.Dr.Esfender KORKMAZ


Krizlerin tek nedeni yolsuzluklardır

Krizlerin tek nedeni yolsuzluklardır


Büyük buhranlar, krizler iktisadi konjonktürün dibe vurmasıdır. 1929 Ekim, dünya buhranı yaşanmış dünya krizlerinin en ağırıdır. Krizi tetikleyenler, ABD ve özellikle New York borsasında manipülasyon ve spekülasyon yapanlardır. Manipülasyon ve spekülasyon yapmak sermaye piyasasında bir yolsuzluktur.

2008-2009 dünya finansal krizi, konut piyasasındaki balon ve "Subprime Mortgage" krizi ile başladı.

Konut balonu oluştuktan sonra Mortgage borçlarını teminat göstererek, bu kredilere dayalı riskli finansal ürünler üretildi ve satıldı. Kredi derecelendirme kuruluşları, riskli Mortgage ürünlerine, “risk dereceleri düşüktür” şeklinde not verdi.

Bu krizde riskli finansal ürünler üretenler, riskli olduğu hâlde bu ürünlerinde düşük risk notu veren kredi derecelendirme kuruluşlarının bu yaptıkları da, yolsuzluktur.

Gelişmekte olan ülkelerin, orta gelir tuzağına düşmesinin, sürekli yüksek enflasyonla ekonomik kriz yaşamalarının tek nedeni, hükûmetlerin ekonomide kaynakları etkinlik kriterlerini dışlayarak siyasi popülizmde kullanmaları, devlet ihalelerinin, devlet imtiyazlarının yandaşlara tahsisi, devlette liyakat esasına uyulmaması şeklinde ortaya çıkan yolsuzluklardır.

Yolsuzluklar, piyasada haksız rekabet yaratır, siyasi ve sosyal istikrarı ve gelir dağılımını bozar.

Freedom House 2024 dünya özgürlükler endeksinde, siyasi haklar ve sivil özgürlükler olarak Türkiye özgür olmayan ülke, Arjantin ise özgür ülke statüsündedir. Ancak her iki ülkeye birlikte “kriz ikizleri” deniliyor. Ortak sorunları ise yolsuzluklardır.

Arjantin’de, siyasi ve ekonomik istikrar sorununun temelinde, kamu kaynaklarının özel çıkarlar için kötüye kullanılması, rüşvet, ihalelerde usulsüzlük, gibi yolsuzluklar vardır.

1996 tarihli The New York Times gazetesi “Arjantin'de rüşvet ve hükûmet yolsuzluğunun günlük hayatın bir parçası olarak kabul ediliyor. Rüşvet ve dolandırıcılık özel sektörde de yaygın olarak görülüyor. Yasalarda ve hükûmet kararlarında şeffaflık olmadığı için artan belirsizlik, yatırımları engelledi” şeklinde yazmıştı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü her yıl “Yolsuzluk Algı endeksi” yayınlar. Yolsuzluk algı endeksi, ülkelerdeki kamu sektörü yolsuzluğuna ilişkin algıyı ölçen bir göstergedir. Bu endekste; 100 yolsuzluğun hiç olmadığı durumu, sıfır ise yolsuzluğun en çok olduğu durumu gösteriyor.

2023 Yolsuzluk Algı Endeksi (Corruption Perceptions Index - CPI) sıralamasında Arjantin 180 ülke arasında 37 puanla 98. sırada yer aldı. Bu durum, ülkenin yolsuzlukla mücadelede zorluklar yaşadığını gösteriyor.

Aşağıdaki grafikte, 1995 ile 2023 yılları arasında iki yıl hariç, Arjantin’de yolsuzluk puanlarının 40 puanın altında, yani yolsuzluğun yüksek olduğu bir ülke olduğu görülüyor.

arjantin.jpg

Türkiye yolsuzluk algı endeksinde bir tık daha Arjantin’den kötüdür.

2023 yolsuzluk algı endeksinde 37 puanla, 180 ülke arasında 115. sırada yer aldı. 2023 yılı Türkiye’nin tarihinde en kötü yolsuzluk algısını gösteriyor.

Aslında Türkiye’de iki yıl hariç yolsuzluk algı endeksi çoğu yıllar 40 puan altında kalmıştır.

turkiye.jpg

Aslında 2023 dünya yolsuzluk algı endeksi haritasında, Türkiye ve Arjantin yüzde 40 puan seviyesini gösteren açık yeşil ile aynı renktedir.

dunya.jpg

Türkiye de, 1963 ilk plandan itibaren devlet, yatırımlara teşvik vermektedir. Bu teşvikler birinci ve ikinci plan döneminde yerinde yapıldı. Ama Özal döneminde siyasiler doğrudan suçlanmasa da, teşviklerde etkinlik gözetilmedi. Dost, ahbap, siyasi yakınlık kriterleri gözetildi. Turizm yatırımları dışında dört duvar hâlinde kalan atıl yatırımlar oluştu.

AKP iktidarında en fazla tartışılan, AB ve bağımsız kuruluşlar raporlarında yer alan kamu ihaleleri, kamu özel iş birliği ihaleleri ve kamuda savunma sanayi sektörü oldu.

Gerek Türkiye’de ve gerekse Arjantin’de yolsuzluk kamuoyu tarafından normal görülmektedir. Nedeni herkesin bu süreçten az da olsa bir şeyler kapmasıdır. Ekonomide, insanlar menfaatine miyoptur. Bugünkü kısa dönemli küçük çıkarlarını yarınki müreffeh hayatlarına tercih ederler. Halktan umut olmayınca, geriye bu iki ülkeye de, ülke geleceğini kendi çıkarından üstün tutacak siyasilerin gelmesini temenni etmekten başka çıkış yolu kalmıyor.