Murat AĞIREL


Mirasınıza çökebilirler dikkat edin

Mirasınıza çökebilirler dikkat edin


 

 

Eğer akrabanızdan miras kalan bir taşınmazınız varsa, tapudan kontrol edin. Zira Makedonyalı başka bir “mirasçı” tapuyu sizden almış olabilir.

 

 

Hadi canım, nasıl olur diyorsunuz değil mi?

 

Bu da oldu!

 

Bodrum’da yaşayan Hüseyin Nafiz ve Emine Jülide Özsoy çifti iki yıl arayla çocuksuz olarak vefat ediyorlar. Geriye mirasçı olarak Hüseyin Nafiz Özsoy’un kız kardeşi Nazire Zerrin Avcı kalıyor.

 

1994 yılında İstanbul 3. Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından veraset ilamı kararı çıkarılmış. Nazire Zerrin Avcı, kalan taşınmazların vergilerini taksitle ödemiş. Zerrin Avcı’nın 2012 yılında vefatının ardından geriye mirasçı olarak Selma Neşe Dörter kalmış. İstanbul 15. Sulh Mahkemesi’nin 2012/312 esas sayılı kararı bulunuyor. Veraset beyannamesi verilmiş ve vergiler eksiksiz ödenmiş.

 

Fakat gel zaman git zaman, tapuda işlem yapan aile, miras kalan yerlerin 31 Ocak 2018 tarihinde Makedonya uyruklu Dafina ve Milazım Ramadani adına kaydedildiğini fark ediyor. Tapu dairesine bu nasıl olur diye sorduklarında, Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesi’nden çıkarılmış bir veraset ilamı sunulmuş.

 

Mahkemeye sunulan 15 Aralık 2017 tarihli dilekçeye göre Hüseyin Nafiz Özsoy’un, 1944 yılında Makedonya vatandaşı Hüsniye Ramadani ile evlendiği belirtiliyor. Bu evlilikten Faruk Ramadani isminde bir çocuk doğmuş. Faruk Ramadani’nin ise Hatice Ramadani ile evlendiği ve bu evlilikten Dafina Ramadani ile Milazım Ramadani’nin dünyaya geldiği ileri sürülmüş.

 

Dilekçe ekinde Makedonya nüfus kayıtları, ölüm belgeleri, pasaportlar, tercüme ve apostil evrakları sunulmuş. Mahkeme, Hüseyin Sarıgezen’i bilirkişi tayin etmiş. Bilirkişi, 2 Aralık 2017 tarihli raporunda Dafina Ramadani ve Milazım Ramadani’yi tek mirasçı olarak beyan etmiş. Mahkeme, bir de tanık istemiş. 

 

Borusan Next ile Arabanız için Teklif Alın!

Borusan Next

Mustafa Sabahadın isimli bir kişi, tanıklık yaparak şu ifadeleri kullanmış: “Ben Hüseyin Nafiz’i kardeşimin komşusu olarak tanırım. Hüsniye Ramadani de eşi olur. Hüsniye vefat edince Türkiye’ye döndü.”

 

Hemen avukatları vasıtası ile mahkeme evraklarına ulaşıyorlar. Zaman kaybetmeden Makedonyalılar üzerine geçen tapuların iptali için dava açılıyor ve nöbetçi mahkemeden tedbir kararı aldırıyorlar.

 

31 Mayıs 2018 tarihinde ise avukat Mehmet Özdemir tarafından Bodrum’daki gayrimenkul adresine ecri misil talepli bir ihtarname geliyor. Cevaben itiraz ihtarnamesi çekiliyor.

 

Biraz hukuk ve tapu diline girdim kusura bakmayın. Özetle karşılıklı kâğıtlar gidip geliyor. 

 

Öyle ki bu sefer Manisa Barosu’na kayıtlı Mehmet Özdemir Bodrum 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Makedonya uyruklu Ramadanilerin varis olduğu iddiası ile Neşe Hanım’ın adına 2016 yılında çıkarılmış veraset ilamının iptali için dava açılıyor.

 

Neşe Hanım’ın avukatının açtığı tapu iptal davası ile Mehmet Özdemir’in açtığı dava doğal olarak birleştiriliyor. Dafani vekili Mahir Babaoğlu vekaletini Av. Rahman Özdemir’e veriyor o da davaya müdahil olmak için başvuruyor.

 

Uzatmayayım, sonuç olarak Bodrum’daki gayrimenkule mahkeme yoluyla çökmeye çalışıyorlar.

 

25. Asliye Hukuk Mahkemesi, Makedonya adli makamlarına durumu soruyor: Kim bu kişiler diye. Resmi kayıtlara göre Dafina Ramadani’nin babası Ali Rıza, annesi Haşime, Mılazım Ramadani’nin ise babası Milahim annesi Sevdiye olduğu ve bu kişilerin kardeş olmadıkları evli oldukları ortaya çıkıyor.

 

 

Edirne 1. Sulh Hukuk Mahkemesi ne demişti? 

 

İkisinin annesi Hatice, babasının Faruk olduğu kabulü ile karar vermişti değil mi?

 

Tanık olarak dinlenen kişi 1944-1952 yılları arasında geçen konulara tanıklık etmişti ya hani. Hah işte o kişi 1957 yılında doğmuş. Yani tanıklık ettiğini iddia ettiği tarihte doğmasına daha 5 yıl var.

 

Mılazım Ramadani ile Dafina Ramadani’nin sahte evraklar ile mirasçılık belgesi aldığı ortaya çıkmış. Makedonya’dan alındığı belirtilen belgelerin sahte olduğu ve Mılazım ve Dafina Ramadani’nin Türkiye’deki bazı kişilerle suç örgütü oluşturarak sahte belgelerle mirasçılık belgeleri çıkarttıkları iddiasıyla Edirne ve İzmir başsavcılıklarınca soruşturma yapıldığı tespit edilmiş.

 

Mahkeme karar vermiş tabii. Sahtekârlığı önlemiş. Karar da kesinleşmiş. 

 

Peki bu tercümeleri yapan tercüme bürosu, onaylayan noter, karar veren hâkim, başvuran avukatlar bu sahtecilik düzeninde yer almıyor mu? 

 

Bakın aynı isimler başka bir yerden daha çıkıyor.

 

Akıl alır gibi değil.

 

Prof. Dr. Hatice Nihal Uluocak’ı tanıyor musunuz?

 

Türk Hukukçu Kadınlar Derneği kurucuları arasında yer aldı. Derneğin 1972-1974 ve 1974-1976 dönemlerinde başkanlığını yürütmüş, Uluslararası Hukukçu Kadınlar Federasyonu’nda Fransızca, İngilizce ve Latince dilleri ile Türkiye’yi temsil eden birisidir.

 

 

Nihal Uluocak 29 Aralık 2017 tarihinde hayata veda etti.

 

Hocamız 2017 yılında vefat ettikten sonra Tark Ali adında Makedonya uyruklu biri 3 Mayıs 2019 tarihinde Aydın Çine Sulh Hukuk Mahkemesi’ne başvuruyor. (2019/465 Esas) Mirasçı olarak Ahmet Agus isimli şahısla evlilik dışı ilişkisinden doğduğu belirtilen kızı Fatma (Agus) Ali’nin kaldığı, Fatma Ali’nin de 2015 yılında ölmesi üzerine tek Mirasçı Tark Ali adında kişinin kaldığı iddiası ile mahkemeye gidiyor. Aynı gün 3 Mayıs 2019 tarihinde mirasçılık belgesi alıyor. 

 

Bakın aynı gün saatler içerisinde alınmış bu karar. 

 

Bunun üzerine Tark Ali, hocanın taşınmazlarını üzerine geçirmiş, bankalarda bulunan 10 milyondan fazla parasını çekmeye çalışmış.

 

Sonrasında aynı sulh mahkemesi 20 Mayıs 2019 tarihindeki yani kararından 17 gün sonra, Çine Mal Müdürlüğü’ne yazı yazmış ve “sehven veraset ilanı düzenlenmiş” demiş. Tapuya, bankalara, trafik tescile yazı yazarak veraset ilamının iptalini herkese bildir demiş.

 

Defterdarlık Tark Ali adlı kişi ve Hüseyin Acar isimli kişilerden şikâyetçi olmuş ve şikâyet dilekçesinde şu ifadeleri kullanmış: “Hatice Nihal Uluocak’ın İstanbul hukuk fakültesinde profesör ünvanlı bir akademisyen hukukçu olup, resmi kayıtlarda yer almayan mirasçısının olması imkânsızdır.” 

 

Tark Ali yurtdışı kaynaklı elde ettiği sahte resmi belgeleri Türkçe’ye çevirterek kendisinin mirasçı bırakmaksızın ölen kişilerin kalan tek mirasçı gibi göstererek insanların ardında bıraktığı malları almaya çalışırken fark edilmiş. 

 

Fark edilmeyenler var mı bilinmiyor. 

 

Bu şekilde yargı makamlarına sahte belge vererek mirasçılık belgeleri almakta ve aldığı bu belgelerle mirasçı bırakmaksızın ölen kişilerin mal varlığını elde etmek istiyor.

 

Bakın bu şekilde yüzlerce dava var