Mustafa BALBAY admin


Şahsıma mektuplar (22) Herkes ken-dine gelecek!

Şahsıma mektuplar (22) Herkes ken-dine gelecek!


Geçen hafta sorunların üst üste geldiğini ama bunları alt alta koymasını bileceğimizi yazmıştım.

Bu hafta tam da dediğim gibi oldu. Hâkkari’de kayyum ataması yapıp tamamen hukuki bir biçimde arkasının geleceğini söyledik. Böylece DEM Partilileri kendi dertleri ile baş başa bırakıp protesto gösterileri yapmalarının yolunu açtık. Onları terörist ilan edip CHP’ye bağladık mı erken genel seçimlere giden yolun bir kısmını döşemiş oluruz. 

Meral Hanım’la daha önce defalarca yaptığımız görüşmeleri aleni hale getirmeye karar verdik. Onu da Süleyman Soylu, Numan Kurtulmuş, Tuğrul Türkeş, Sinan Oğan gibi zamanla doğru yolu bulan üstün siyasetçiler katına almak üzereyiz. 

 

 

 

Karşıma geçip bana çok sert sözlerle saldıranları yanıma alıp karşıya saldırmalarını sağlamak en verimli işlerden biri!

***

Bugün asıl sözünü etmek istediğim büyük adım, eğitimde kat ettiğimiz mesafe. Yola çıkarken dindar ve kindar nesil yetiştirme hedefimizi açık açık söylemiştik. Bu alanda istediğimiz kadar başarılı olamadık. 

Milletime, kin besleme konusunda sürekli uyarıda bulunuyorum ama istediğim düzeyde olmuyor. Her türlü cemaate, tarikata bu yönde destekte bulunduk; onlar da tam kindar bir nesil oluşturamadılar. 

Ben diyorum kin.

Milletim diyor sakin!

Ben diyorum nefret.

Milletim diyor şükret!

Bunlar yüzlerce yıldır birlikte yaşamaya alışmışlar, bir türlü değiştiremiyoruz. 

Bizde çareler tükenir mi? Madem bu milletle olmuyor, biz de millet ithal ederiz dedik. Ettik.

O kadar çok ettik ki!

Zamanla baktık bunlarla da olmayacak. 

Sonunda çok köklü bir devrim yapalım; eğitim sistemini tümden değiştirelim dedik. Milli eğitim bakanımız hayli “tekin” bir kişi. Partimizin seçim sloganını başlık yaptık, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli dedik.

Maarif diyelim ki ne yapmak istediğimiz daha iyi anlaşılsın. Dün modeli Türkiye’ye tanıttım. Planlama güzel, din eğitimine öteki bütün derslerin toplamından daha çok sayfa ayrılmış. Buna karşı çıkılacağını, ille de bilimsel eğitim diye tutturulacağını biliyoruz. Onları din düşmanı ilan edip bir taşla iki kuş vurmuş olacağız. 

Geçen gün talimatımız üzerine eğitimin ana damarı müftülükler çocukları mezarlığa götürdü. Yine laf eden çıktı. 

Yahu ölümü gösterip sıtmaya razı etmek değil mi mesele? Bundan daha iyi yapılır mı?

***

Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nde bütün yasakları kaldırıyoruz. Her şey serbest olacak.

Evrim teorisine saldırmak serbest.

Zaten okutmuyoruz ama belki kimilerinin aklına gelir diye bindirmek lazım.

Neymiş; bilimsel araştırmalarda tek doğru olurmuş! Bak bak bağnazlığa bak. Ne demek tek doğru? Bırakın çocuklarımız istediği doğruyu seçsin! 

Ben bilim insanları kadar bağnaz görmedim. Yok bilimsel çalışmalar yapılıp doğrulanmış olan sonuçlar tartışılamazmış. Öyle şey mi olur? Bırakın sorgulasınlar. 

Sorgulayan gençlik öyle olmaz böyle olur!

Bunun yanına partimizi “Türkiye’nin ortak aklı” ilan ettik. Bunun da anlamı şu:

Herkes bizim aklımıza ortak olacak, böylece Türkiye’nin ortak aklı oluşmuş olacak.

Son maarif modelinden çok umutluyum. Özlediğimiz dindar ve kindar nesle ancak böyle ulaşabiliriz. 

Böylece herkes ken-dine gelir!