Mustafa BALBAY


Şahsıma mektuplar (27) TÜİKİYE!

Şahsıma mektuplar (27) TÜİKİYE!


Sonunda memleketin adında da güzel bir değişiklik yaptık. TÜİK, TÜYDİK derken TÜİKİYE tam oturdu. 

Şahsım kitap okumayı sevmez. Okudun mu meydan okuyacaksın, bildiğini okuyacaksın. Ama okuyanları kullanmayı severim. Koçum bir Uçum var! Partinin içinden dışına herkese ayar veriyor. 

 

 

 

Saray’da icraatın en güzel yanı rakamlarla oynamak. Geçen gün güzel bir sözle geldi vakanüvisler:

İstatistik rakamlara istediğin şeyi söyletme sanatıdır!

Bizde sanattan bol ne var? Burada da sanat eyleyelim dedik. Artık bizim tayin ettiğimiz rakamlardan ibaret bir TÜİKİYE var. Nöbetçi müdür Çetinkaya, “Yüzde 35’le 70 arasında fark yok” demesine takılanlar oldu. Ne var bunda? Biz hangi oranı verirsek verelim sonuç değişmediğine göre, demek ki fark yok.

***

Pek çok kurumda yaptığımız değişim, şahsımrasinin yerleşmesine önemli katkılar sağlıyor.  

İşte Menzil Eğitim Bakanlığı... Eski adı Milli Eğitim Bakanlığı idi. Ne demek, eğitimin içinde mil mi var ki milli eğitim diyorsun. Çıkardığımız yasayla öğretmeni de mülakatla seçmeden önce özel olarak yetiştireceğiz. O zaman önceden seçtiğimiz öğretmeni seçmek daha kolay olacak. Şimdi arada kaçaklar oluyor. Sonradan bilim milim demeye kalkanlar çıkıyor.

Eskiden yeşil kuşak, altın nesil olmadık isimler verilmiş. Bize kuşak muşak değil, uşak lazım. Ne düşünmesi gerektiğini öğreteceğiz, onu tekrar edecek. 

Bizim sürekli iktidarda kalma hareketimize elbette tarikat gibi cemaat gibi sivil toplum kuruluşlarının desteği olmalı ama bizim hareketin adı artık şu:

 

 

 

İstikbalcilik!

Artık İslamcılık yok, istikbalcilik var. Bu daha kapsayıcı. Herkes, “Ben de istikbalimi düşünüyorum” diyor. “O zaman bize dön” diyeceğiz.

İşte malı ye bakanlığı. Eskiden maliye mi neymiş! Ne yaptık adını tam koyduk. Başına geçen arkadaşımız bizim dilimizi nihayet kavradı. İşler kötüye mi gidiyor? Hemen TÜİKİYE rakamlar devreye giriyor. Bu yolla sadece enflasyonu değil, işsizliği de düşürdük. Bir hava sıcaklığını düşüremiyoruz. Yakında o da olacak! En azından vaat olarak söyleriz. 

İşler daha da kötüye giderse diyeceğimiz belli:

“En kötü geride kaldı!”

Böylece halkımız şöyle düşünecek:

En kötü geride kaldığına göre, demek ki ben o kötüye dayanmışım. Şimdiki durum en kötüden iyi olduğuna göre, daha dayanılabilir bir durumla karşı karşıyayım!

Yakında psikoloji bilimi de benden yardım isteyecek. Toplum psikolojisini benden iyi kim bilebilir?

***

 NATO zirvesi için gittiğim ABD’den ülkeme bakınca daha bir güzel göründü gözüme. Mübarek yurdu-muzun daha ne kadar çok soyulacak yanları var! Amerikalılar göstermese ben bile fark etmeyecekmişim!

 

 

 

Birkaç gün Amerika’da kaldık ya hemen emekliye hazinemden ek para verme planı yapmışlar. Yavvv, kaç kere dedim, iyi şeyleri ben açıklayacağım, kötü şeyleri siz! Hemen çalışmayı durdurdum, şahsım gelince bakarız dedim!

Şu tasarruf işini de milletime anlatmak isterim.

13 uçağım var, Amerika’ya sadece 5’ini götürdüm.

Ne kadar tasarruf yapmışım?

Yüzde 50’den fazla.

Bu gerçekler ortadayken tutturmuşlar, havada konvoy yaptı diye!

Yavvv havada konvoyyy... İyi fikirmiş ha!

10 uçakla mı gelseydik!