Mustafa BALBAY admin


Şahsıma mektuplar (28) Kon-trollü kaos!

Şahsıma mektuplar (28) Kon-trollü kaos!


Guinness Rekorlar Kitabı’na başvursam, “Beyaz sayfa açma rekoru bende” desem kesin kazanırım.

 

 

 

Her şeyi yap, es, gürle, sonra seslen:

- Beyaz bir sayfa açalım!

Şahsım olarak siyasetin en çok beyaz sayfasını seviyorum. 

Bugünlerde Suriye için uygulamaya hazırlanıyoruz. “Zamanın ruhu barışı çağırıyor” diyoruz, Şam’a doğru barış seferine çıkıyoruz! Dostum Esad’ın bazı istekleri oldu, mesele değil. Onları arka sayfaya yazarız. Yeni sayfaya barış güvercinleri çizeriz. 

Şimdi yıllardır “Şam’la görüş” diyenleri “barış düşmanı” ilan ederek yürümenin yolunu arıyorum. Onların kabul etmeyeceği bir adımı atsam tepki gösterirler, ben de demeci yapıştırırım:

“Bunlar barışı sevmezleeer. Bunlar sadece terör örgütleriyle barışmak isterler. Bunlar böyledir. Milletim bunları iyi tanır!”

***

12 Eylül 2010’daki anayasa değişikliğinde de uygulamıştım; tutmuştu. Yargıyı kökten değiştirecek maddelerin arasına “memura sendika”, “köylüye toprak” gibi maddeler koydum. Milletime, “Bu anayasa değişikliğine hayır diyen, sizin haklarınıza hayır diyendir” dedim. 

Şimdi de vergi yasasının kıyısına en düşük emekli maaşını 12 bin 500 lira yapan madde koydurdum. Herkes bunu tartışırken yeni vergiler ikinci planda kalacak. Burada gündemi kon-trol edecek ekipler çok önemli. Şahsımın emeklileri ne kadar çok düşündüğünü, 12 bin lira planlandığı halde, “Olmaz öyle şey, 500 daha koyun” dediğimi çoğaltacaklar. 

 

 

 

10 bin liradan 12 bin 500 liraya çıkarmak için günlerce uğraştığımızı gören milletim elbette şahsımın hakkını teslim edecektir, “Evet geçinemiyoruz ama büyük Reis sonuna kadar zorluyor. Ne yapsın? İtibardan mı kıssın, tövbe tövbe” diyecektir. Demeyen zaten teröristtir!

Yargı paketinin içine de kadının soyadı ile ilgili bir madde koyduk. Herkes onu tartıştı. Bu yöntem de çok tutuyor. Hangi yasa olursa olsun içine kadınla ilgili bir madde koy, en öne o geçiyor. 

En son gündemin ortasına sokak köpeklerini saldık. Evladını kuduzdan kaybeden bir babayı da hayvan severlerin üzerine saldık. Al sana gündem! 

Neydi şiarımız:

Halkın sinirlerini ayakta tut, koltuğunu rahatta tut!

***

Sonbahara doğru genel bir yenilenme iyi olacak. Yine, şahsımı sabit, etrafımı hareketli tutma prensibiyle hareket edeceğiz. 

Özel kuvvetler komutanının ortağımın elini öpmesi hayli manidar oldu. Şahsıma mesajlarını Ferdi Tayfur’la, yüzükle verirdi, şimdi böyle veriyor. Özel kuvvetlerde etkili yetkili benim demek istemiş de olabilir. Zaten bu FETÖ temizliğinden sonra nereye kimi yerleştirdiğimiz belli değil. 

İpin ucu kaçtı mı diye hayıflanıyorum ama ortada ip de kalmadığı için rahatlıyorum. 

 

 

 

El âlem Diyanet İşleri’ne fazla yetki verdiğimi, bütçe verdiğimi söyleyip ileri geri laf ediyor ama büyütüp beslediğimiz tarikatları başka türlü dengede tutmak mümkün değil ki! Ne yani “tarikat işleri” başkanı mı diyelim!

Şahsımı terk edenlerden bazılarını geri alma işine sonbaharda hız versem diyorum. 

Her neyse... Bunları hallederim. Önümüzdeki dönem en önemli işim milletin duygularını yönetmek! Arada kaos olunca, “şükür halimize” moduna geçiyorlar. Son dönemde bu moda geçirmek hayli zor oluyor ama yolunu bulacağız.

Halkın duygularıyla oynamak herkesin harcı değil!