Mustafa BALBAY


Şam mı yaşam mı?

Şam mı yaşam mı?


 

 

Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasının ardından iki hafta geçti. Gelinen nokta çok uzun, yeni bir yolun başlangıcı... Yeni dönemi, beklenen beklenmeyen gelişmeleriyle daha çok yazacağız. Bu sürece bizim başlangıç cümlemiz şu:

 

 

Türkiye, bütün komşularıyla karşılıklı yarara, güvene dayalı olarak iyi geçinmeli, içişlerine karışmamak esas olmalı.

 

Bu cümlenin içine her şey sığar!

 

Suriye’de yeni bir başlangıç yaşanıyor. Bu başlangıçta altı çizilmesi, ayrı ayrı işlenmesi gereken unsurları alt alta koyduk, 10’u geçti. Bunlardan birini alıp irdelemek yerine, bugünü ufuk turuna ayıralım.

 

***

 

Dün terörle anılan, bugün törenle kabul gören HTŞ lideri el Şara’nın sarıktan kravata evrilmesi, beğeniyle karşılandı. Ne kadar değişti? Yemeğin tadı, kabına göre değişmez. Pilav melamin tabakta da pilavdır porselen tabakta da. Asıl olan bundan sonra yapacakları.

 

HTŞ, muhalif örgütlerin çatısı. Alttaki örgütler Suriye’ye nasıl yön verecek ya da onları kim nasıl kullanacak, henüz belli değil.

 

ABD’nin baltası elinde başkanı Trump, “Suriye’nin anahtarı Erdoğan’da” dedi. Suriye’nin petrol bölgelerini ABD kontrol ediyor. İsrail, Suriye’ye girerek topraklarını yüzde 20 genişletiyor; anahtar Erdoğan’da! Bu durumda ortaya şu soruyu çıkıyor:

 

- Türkiye’ye, “Anahtar sende dursun, genel temizlik senin kontrolünde olsun, biz geride görünelim” mi dediler?

 

Böyle değil de Türkiye, HTŞ’nin sorumluluğunu üstüne alarak hareket ediyorsa, bu masayı tek ayak üzerinde tutmaya çalışmak olur! AKP iktidarı Türkiye ile paylaşmadığı, geçmişteki Müslüman Kardeşler benzeri bir ideolojik gündemi yürütüyorsa bunun zemini kalmadı. Sadece ülkeleri yeni bir kaosa sürüklemeye yarar.

 

2024'ün en gerçekçi PC oyunu

Büyüleyici bir fantezi rol yapma oyunu. O kadar güzel ki sadece görmek için bile yüklemeye değer

Raid: Shadow Legends

Arap ülkelerinin suskunluğu Trump’ın gelişini beklemek olarak yorumlanabilir. Onlar, “Devrim bize sıçrar mı” diye korkuyor olabilir.

 

İsrail, sıradaki hedeflerin başına Yemen’i koydu. Bu, ABD’nin de hedefi olarak görülmeli. Süveyş’le Akdeniz’e bağlanan Kızıldeniz’in güney ucunu tutan, Hint Okyanusu’ndaki 2 bin millik alanda büyük gemilerin yanaşabileceği tek limana (Aden) sahip olan Yemen’in de Suriye benzeri bir değişime uğraması daha geniş bir bölgesel yapılanmayı beraberinde getirir.

 

Gürcistan’da “Kadife devrim” 21., Ukrayna’da “Turuncu devrimi” 20., Mısır’da “Yasemin devrimi” 13. yılında. Bugün Suriye’de her şey tamam, yoluna girdi diyenler bu devrimlerin sürecini unutmamalı.

 

***

 

AKP’nin Suriye’den büyük bir zafer yaratma girişiminin başlıca nedeni, bunu iç politikada kullanmak. CHP’yi neredeyse baş düşman olarak görmesi de bundan.

 

Yukarıda bölgedeki öteki devrimleri anımsattık. Bir anımsatma daha yapalım:

 

Siyasette genel olarak dış politikada elde edilen başarı, içte sandık zaferi ile sonuçlanmaz!

 

Bir başka deyimle halk, televizyondaki zafer naralarına değil, evindeki öğün sofralarına bakar. Orada zafer yoksa gerisi ikinci plandadır.

 

İçten ve dıştan iki örnek verelim.

 

Ecevit, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın seçim başarısı getireceğini düşündü, “Kıbrıs Fatihi” olarak seçimlere girdi, istediği oy oranına ulaşamadı.

 

 

Polonya’yı AB’ye sokup “gerçek Avrupalı” yapan parti, girdiği ilk seçimi kaybetti.

 

Sonuç olarak ülke bütçesini kevgire çevirmiş AKP, ilk seçimde CHP’ye Şam-ar atmak istiyor ama işin içinde Şam-ar oğlanı olmak da var!

 

Millet sorar:

 

Şam mı yaşam mı?