Libya’dan Afganistan’a, Asya’nın ortasından Afrika’nın batı ucuna bütün bölgeyi altüst eden Ameri-kan açılımının Türkiye’yi daha fazla etkileyeceği bir süreç başlamış görünüyor.
Afganistan’ın Taliban eliyle darmadağın edilmesi Pakistan’ı da istikrarsızlaştırdı. Amerika bölgeden çekilirken arkasında bıraktığı işgal destekçilerinin bir bölümünün Türkiye’ye gelmesini sağladı. Biz de etkilenmiş olduk. Topraklarımızda Suriyelilerden sonraki en büyük grup olan Afganlar halen cezaevlerindeki en kalabalık yabancı durumunda!
Libya dominosu Mısır’ı, oradan Suriye’yi vurdu. Suriye’de istikrarsızlığın getirdiği göç dalgasının en çok vurduğu ülke Türkiye oldu. Türkiye, doğudan ve güneyden gelen dalgaların kıskacında.
Şimdi bunun daha sert ve dayatmacı olanıyla karşı karşıyayız.
***
7 Ekim 2023’te Hamas’ın saldırısıyla başlayan İsrail vahşetinin altında yatan stratejik plan Lübnan’la birlikte daha açık hale geldi. İsrail Gazze’yi ablukaya aldıktan sonra “kuzey güvenliğini” sağlamaya yöneldi. İsrail’le ABD, Suriye’yi parçalama konusunda hemfikir.
2011 yılından bu yana Türkiye’ye milyonlarca Suriyeli girdi. Kısa zaman diliminde Şam’a girecektik. Tersi oldu.
2024 yılından itibaren önümüzdeki yıllarda da çok konuşacağımız, sonuçları geleceği de etkileyecek bir süreç başladı. Şu olasılıklar serisini yabana atmamak gerekiyor:
- İsrail, “kuzey sınırlarım” diyerek Suriye’nin güneyini işgal eder, fiilen topraklarına katar.
MICHELIN CrossClimate 2 lastiğiyle sürüş yapın
*Detaylar için tıklayın
Michelin
- Suriye’deki YPG-ABD kontrolü altındaki bölgede Şam’dan bağımsız bir otonom devlet oluşur.
- Türkiye’nin buna karşı çıkmaması için halen Türk askerlerinin bulunduğu bölge Türkiye ile birleştirilir.
- Bunun karşılığında Türkiye yönetimi kendi toprakları içinde federatif bir yapı oluşmasını kabul eder.
- Plana karşı çıkacak Rusya’ya, “Ukrayna senin” denir. ABD-Rusya karşılıklı çıkarda anlaşır!
1970-1977’de İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okumuş, halen PYD’nin eşbaşkanlığını yürüten Salih Müslim’in Suriye’de kurulacak otonom devletin başbakanlığı kartını bastırmaya hazırlandığı uluslararası yayın kuruluşlarında dile getiriliyor.
***
950 kilometre sınırımız bulunan Suriye’de bunlar olurken bundan göç-möç değil, doğrudan etkileneceğimiz sonuçlar çıkacakken Devlet Bahçeli’nin ısrarlı çıkışları nereye oturuyor?
Öncelikle şunu vurgulayalım; Bahçeli DEM Partili milletvekillerinin elini sıkalı 57 gün, Öcalan’ı Meclis’e davet edeli 35 gün oldu. Her hafta “Sözümün arkasındayım, ısrar ediyorum” diye çağrıyı yineliyor. Dün de DEM’i İmralı’ya yolladı. Baş başa görüşsünler dedi. DEM de hemen başvurusunu yaptı.
Gazetecilere hiçbir şekilde kabul edilemez tehditte, DEM’e cazip teklifte bulunan Bahçeli’nin ısrarı kime karşı? Teklifin iki ayağı var. Gereğini sağlayacak olan AKP, yerine getirecek olan DEM.
DEM başvuru yaparak olumlu yanıt verdi. Erdoğan, Bahçeli’ye takdirlerini sunmakla yetiniyor “Tüm gövdesini koydu” diyor. Biz de soruyoruz:
Sayın Erdoğan siz neyinizi koyuyorsunuz? Sadece adaylığınızı mı?
Bahçeli’nin, “Israrlıyım” demesinin anlamı şu olmalı:
AKP, bu çağrıya yürekten yanıt vermediği için, bastırıyor!
Akla şu olasılık geliyor:
Acaba yazının ortasında sıraladığımız senaryoya Saray, koltuğu korumak şartıyla evet dedi de Bahçeli buna karşı bir siyaset mi çiziyor?
Eğer böyleyse Cumhur İttifakı kendi içinde yeni gelişmelere gebe demektir. Bahçeli el yükseltmeye devam edecek demektir. Israr büyük bir affa kadar gidecek demektir.
Hem içimizi hem dışımızı ilgilendiren çok önemli bir konuda şeffaf görünen belirsizliği yaşıyoruz.