1 Ekim’de başlayan çerçevesi belirsiz cumhur açılımının evrildiği nokta yakın geleceğe ilişkin ipuçları veriyor.
Geçmişte gördüğümüz filmlerin üzerine bindirmeler yapılarak, araya kafa karıştırıcı parçalar koyarak çok benzerini yeniden gösterime sunma hazırlığı hissediliyor.
Daha önce değişik adlarla dokuz kez uygulanan sürecin onuncusu için şu yorum yapılabilir:
En kaotik olanı... En karanlık olanı... En iktidar hırsı kokanı...
Süreç gelinen noktadan bambaşka biçimlere evrilebilir, yolda eklemeler çıkarmalar yapılabilir ama Saray oyunlarını üç bölüme ayırabiliriz:
Şefkat... Şiddet... Hiddet...
***
Bölümleri açalım... Önce DEM Parti’nin bile hayal edemeyeceği bir açılımı Bahçeli yaptı. Öcalan’a çağrıda bulundu, “Meclis’e gel. Terör örgütünü dağıt... Umut hakkından yararlan” dedi.
Hazım sürecinin ardından Erdoğan devreye girdi, “Kürt kardeşlerim size uzattığımız ele sımsıkı sarılın” dedi.
Bu iktidarın “şefkatli” eli!
İki kafadar diyor ki:
- Biz bağrımıza taş basıp yüreğimizi açıyoruz. Kürt kardeşlerimiz için ne gerekiyorsa yapıyoruz. Onların her arzusu bizim için öncelikli yapılacak işlerdendir...
Die Einlegesohle, die Abnehmen weltweit revolutioniert – Keine Diät nötig!Gesundheit aktuell
Buna verilecek yanıtın ne olacağı beklenirken terör örgütünün silahı bırakmaktan yana olmayan kesiminin provokatif bir eylem yapacağı aşikar! Bu aşamada CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer 24 saat içinde tutuklandı, yerine kayyum atandı. Prof. Özer’in adının Esenyurt belleğinden silinmesi için her şey yapıldı. Saray medyası sıradaki operasyon olasılıklarını yazmaya başladı.
Bu iktidarın “şiddetli” eli!
Millete ne diyeceklerini hazırlamış olmalılar:
“Biz büyük bir iyiniyetle şefkatli bir el uzattık. Ama gördük ki bunlar terörden, terör örgütünü desteklemekten vazgeçmeyecekler! O zaman biz de gerekli cevabı en şiddetli şekilde veririz!”
Gelelim üçlü planın en önemli aşamasına. O da şu:
CHP’yi öyle ya da böyle sürecin içinde ve hedefinde tutmak!
Ne şekilde olursa olsun CHP’nin iktidarla muhatap halinde kalmasını sağlamak! Sürecin millete anlatılması zor yanlarını CHP’ye yüklemek! Olmasa da üretmek!
Bu iktidarın “hiddetli” eli!
Öcalan’ı Meclis’e çağırırken şefkat!
DEM Partililerden de oy alarak CHP’den seçilen başkana şiddet!
Bu ortamın içindeki CHP’ye hiddet!
Hiddetlenirken Özgür Özel’e iyilik yapıyormuş gibi teşekkür edip parti içindeki ateşe benzin ilave et!
Gelinen noktada Esenyurt’ta DEM Partili olmak terör faaliyeti, Meclis’te DEM Partili olmak temsil heyeti!
Bu oyunu görmemek için Aziz Nesin’in “Du bakali nolcek” öyküsünden yardım istemek gerek!
***
Bu tabloda CHP, tepkisini göstermek, milli irade vurgusunu yükseltmek için her şeyi yapıyor. Yapıyor ama yapılanlar sanki ayağında top olmayan bir futbolcunun oradan oraya koşturmasına benziyor!
Bu ortamda Meclis’i terk etmek de sineyimillet olmaz, silleyi millet olur!
Millet sorar:
Ben seni Meclis’e sorunları çözesin diye gönderdim. Niye terk ettin?
Karşıda Cumhur İttifakı gibi bir zihniyet varken bunu anlatmak zor olur!
Hem Meclis’i zorlamak hem milletin içinde olmak en sağlıklısı!
CHP, Cumhur İttifakı’nın kapsama alanı içine girmeden milletle bir “iktidar yürüyüşü” örgütlemeli! CHP ne olursa olsun milletin gündeminden kopmamalı.
Dünkü tablo, İçişleri bakanının vereceği izin çerçevesinde tepki yeri arayan bir CHP idi!