Konuk YAZAR


Sorun teğmenler değil, Atatürk ile hesaplaşmak!

Sorun teğmenler değil, Atatürk ile hesaplaşmak!


 

 

Harp Okulları mezunları, Kara Harp Okulu’nu birincilikle bitiren Teğmen Ebru Eroğlu önderliğinde askerlik yemininden sonra geleneksel subaylık yemini etti ve hep birlikte “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” dedi.

 

Yemin töreninde aslında hiçbir sorun yoktu. Kimileri, bu yeminin 2016’da kaldırıldığını iddia etti ama 1995-2023 yılları arasındaki mezuniyet törenlerinde, aynı yeminin okunduğuna dair görüntüler var. Yeminin, tören kılıçlarını çekerek yapılması da gelenekte var.

 

Sorun, Harp Okulları’na öğrenci alımını önce FETÖ’ye sonra da SADAT’ın mülakatına bırakanların, buna rağmen teğmenlerin hâlâ “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demesine hayret etmelerinden çıktı! Bu sebeple, teğmenleri FETÖ’cülükle suçlayanlar; “Hiç Atatürkçü öğrenci alınmadı. Bunlar nereden çıktı” diye şaşıranlar var!

 

***

 

Önce nasıl davranacaklarını bilemediler. Soruşturma açmakta bir iki gün tereddüt etmelerinin sebebi, “22 yıldır boşuna mı uğraştık?” şaşkınlığıydı.

 

Sonra Tayyip Erdoğan, "Teğmenlerin yemin töreninde bazı istismarcılar ortaya çıkmak suretiyle kılıç çekti. Kılıçları kime çekiyorsun? Bunlarla ilgili olarak gerekli bütün araştırmalar yapılıyor. Oradaki birkaç tane kendini bilmez de temizlenecek. Bunlar kaç kişi olursa olsun ordumuzda bulunması mümkün değildir. Üniversitemizle ve Kara Kuvvetlerimizle, Millî Savunma ile görüşmelerimizi yaptık. Bunların süratle temizlenmesi için adımlarımızı atacağız. Ordumuzu siyasi emellere alet edenlere karşı gerekli adımları mutlaka atacağız." deyince soruşturma başlatıldı.

 

Son olarak Cem Küçük, “Teğmen Ebru Eroğlu’nun yaptığı şey hem ‘paralel yemin’ etmek hem de disiplinsizlik. Zaten kendisi doğrudan ihraç edilecek. Ama yetmez. Orada o yemini edip millete kılıç çeken kim varsa bedelini ödemeli. Paralel yemin eden her teğmeni ihraç etmeli. Okulda bunlara yol veren subay ve komutanlar varsa onlar da emekliye sevk edilmeli... Millete kılıç çekip yanınıza kâr kalacağını düşünüyorsanız yanılıyorsunuz! Her subay, Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan ve milletin emrindedir.” diyerek nasıl bir sorun algıladıklarını sergilemiş oldu.

 

Bu, mesajda, “millete kılıç çekmek”ten bahsedilse de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” demek, “Tayyip Erdoğan’a kılıç çekmek” olarak değerlendiriliyor.

 

Her subayın başkomutan olarak Erdoğan’ın emrinde olduğunu söylemek bunun göstergesi... Bu mantığa göre teğmenler, “Tayyip Erdoğan’ın askerleriyiz” dese sorun çıkmazdı ama asla “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyemez!

 

***

 

Bu yazının yazıldığı saatte toplam dört teğmene ihraç talepleriyle ilgili savunma yapmaları için tebligat gitmişti.

 

TSK adına yapılan açıklamada ise “Mesele okunan yemin değil, emre uyulmaması. TSK’yı tartışmaya açıp itibarını zedelediler” denildi.

 

Oysa CHP’nin asker kökenli Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu’nun belirttiği gibi “Okunan metin, 1995-2023 yılları arasında Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yemin metni olarak okunmuş ve 2023 yılında sebepsiz yere yönergeden çıkarılmıştır. Bu metni okuyan teğmenlere yönelik herhangi bir yazılı emir ya da yasaklama tebligatı yapılmamıştır. Metin, resmî tören bittikten ve devlet protokolü ayrıldıktan sonra, hizmet ve mesai saatleri dışında okunmuştur. Ne metinde ne de yapılan eylemde bir suç unsuru vardır. Metin, Atatürk ilkelerine ve anayasal değerlere bağlılığı ifade etmektedir. Ancak 6413 sayılı kanunun 20. maddesi kapsamında, bu teğmenlere ‘hizmete engel davranışta bulunmak’, ‘devletin ve TSK’nın itibarına zarar vermek’ ve ‘ağır suç ve disiplinsizlik teşkil edecek fiil ve davranışlarda bulunmak’ gibi mesnetsiz suçlamalar yöneltilmiştir. Soruyoruz: Bu itibar hangi davranışla zedelenmiştir? Ağır suç ve disiplinsizlik teşkil edecek fiil ve davranış nedir? Türk milletinin vicdanı bu sorulara yanıt beklemektedir.”

 

***

 

Bu soruşturma, askerî kurallara göre değil siyasi talimata göre başlatılmıştır. Siyasi talimatın hedefi de teğmenler değil Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesini “Türk Milleti” temelinde oluşturan Atatürk’tür.

 

Abdullah Öcalan’ın Meclis’e davet edildiği bir dönemde teğmenleri cezalandırarak, Atatürk’ü yıkacaklarını zannediyorlar ama yanıldıklarını, kaybettiklerinde anlayacaklar!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)