Erdoğan’ın dünkü grup konuşması “Bahçeli açılımına” ilişkin durumu biraz daha netleştirdi, süreci biraz daha karışık hale getirdi!
Dünkü yazımızda vurguladığımız “şeffaf belirsizlik” havası genişleyerek, uzayarak devam ediyor.
Erdoğan bir kez daha Bahçeli’ye takdirlerini iletti, cesaretini övdü. Aralarında hiçbir görüş ayrılığı olmadığını söyledi. Konuşmasının bu bölümünde iki durumun altını çizdi:
- Tablo çok da umutlu olmamıza izin vermiyor.
- Alternatifleri gündemimizde tutacağız!
Bu iki cümle bizim de son günlerde ulaştığımız kimi bilgileri doğruluyor.
Erdoğan-Bahçeli kendilerine has yöntemlerle hedef konusunda tam uyum içindeler; ne pahasına olursa olsun iktidarı sürdürmek!
Bunun yol haritasıyla ilgili zaman zaman çatallaşmaların yaşandığı ya da öyle gösterildiği dikkati çekiyor. Yukarıda aktardığımız iki cümle bu anlamda çok şey ifade ediyor.
***
Öyle anlaşılıyor ki Erdoğan’ın umutlu olmamasının başlıca nedeni, yapılan temaslarda Kandil’in ve İmralı’nın istemlerinin kabul edilmesi olanaksız maddeler içermesi.
Öcalan’ın geçmişteki deneyimleri ışığında şu istemde bulunduğu konuşuluyor:
- Bu aşamadan sonra her şey yazılı olmalı.
Geçmişte ne tür diyalogların geliştiği ayrı konu. Bunların bir kısmı kamuoyuna yansımıştı. Ancak Öcalan’ın iktidarın söz vermesini yeterli bulmadığı, her türlü öneri ve kabulün belgeye dökülmesini istediği, bunun yanında Batı ülkelerinden bir gözlemciyi de eklediği konuşuluyor.
Kandil’le yapılan temaslarda ise istemlerin şu noktalara geldiği bilgisi var:
- Bölgede federatif bir yapı oluşsun.
- Yerel parlamento kurulsun.
- Bütçenin yüzde 30’u bu yapı tarafından kullansın.
- Kürtçe ikinci resmi dil olsun. Bu sadece yerelde değil tüm Türkiye için geçerli olsun.
- Askerlik isteğe bağlı olsun.
- Bunların karşılığında PKK tamamen silah bıraksın. Sonrasında hiçbir hukuki sorun yaşanmasın.
- Alınan kararlar ortak açıklansın. Temel muhatap Öcalan olsun.
İktidar bunları kabul edilemez buldu.
Yeniden altını çizelim; geçen hafta yukarıdaki değerlendirmeler bizim açımızdan tam oturmamış bilgilerdi. Ancak Erdoğan’ın, silahları bırakma, uzlaşma noktasına gelme konusunda yeni bir durumun olmadığını açıklaması, umutlu olmadığını vurgulaması bu bilgilerle örtüşüyor.
Erdoğan’ın “Tablo umutlu olmamıza izin vermiyor” cümlesi kapıların bir ölçüde kapalı olduğu anlamı taşırken “Alternatifleri gündemimizde tutacağız” cümlesi de önümüzdeki günlerde her şeyin olabileceğini gösteriyor.
***
Bu tablodan ne çıkar?
Erdoğan’ın Bahçeli’ye övgüler düzerken kullandığı tanımlardan biri şuydu:
Ezber bozdu!
Çok yerinde bir değerlendirme.
Cumhur İttifakı, içinde bulunduğumuz gündemle seçim kazanamayacağını çok iyi biliyor.
Hangi konuyu deşsek altından AKP-MHP ittifakının başarısızlığı ya da yanlış politikaları çıkıyor.
Ekonominin durumu ortada; enflasyonun tek haneye inmesi hayal, her haneye indiği gerçek.
Çalışanların durumu ortada; asgari ücret ortalama ücret oldu. Toplum fakirlikte eşitlendi.
Eğitimin durumu ortada; milli eğitim bakanını eğitimden uzak tutmak lazım!
Sağlığın durumu ortada; doğan çocuk gözlerini açmadan öldürülmüş!
Dış politikanın durumun ortada; İsrail için en büyük hedeflerden biri Suriye yönetiminin zayıflamasıydı, bunu sağlayan AKP-MHP hükümeti oldu.
Tek çıkış yolu, ezber bozup bu gündemi kaosa gömmek. DEM’in 57 milletvekilini, Cumhur’un anayasa değişikliğine evet deme noktasına getirmek!