Suriye, son yıllarda Orta Doğu’nun en karmaşık ve yıkıcı iç savaşlarından birine sahne oldu. Beşar Esad’ın liderliğindeki Baas rejimi, uzun süren çatışmaların ardından büyük bir yıkıma uğradı. Ancak Esad, Rusya’nın desteğiyle rejiminin zayıfladığı dönemde direnmeye devam etti. 2024 yılı itibariyle, Suriye yeni bir evreye giriyor ve bu evre, bölgesel ve küresel güçlerin müdahaleleriyle şekilleniyor.
ABD’nin Ortadoğu Politikaları ve Suriye’ye Etkisi
ABD’nin Suriye’deki müdahalesi, bölgedeki dinamiklerin önemli bir parçası haline geldi. Özellikle Türkiye’nin PKK ile mücadelesine destek veren PYD ve YPG gibi unsurlara sağladığı silah, mühimmat ve lojistik yardım, Suriye iç savaşının seyrini önemli ölçüde değiştirdi. ABD, PYD-YPG’ye verdiği desteği, Suriye’deki Esad rejimine karşı savaşan grupları güçlendirmek amacıyla stratejik bir araç olarak kullandı. Bu durum, yalnızca Türkiye’nin iç güvenliği için tehdit oluşturmakla kalmadı, aynı zamanda bölgedeki diğer aktörlerin güvenlik endişelerini de körükledi.
ABD’nin bu politikaları, Suriye’deki güç dengelerinin dış güçlerin etkisiyle yeniden şekillenmesine yol açtı. Koalisyon güçlerinin ve özellikle ABD’nin PYD-YPG ile yaptığı işbirliği, Esad’ın kontrol ettiği alanları ciddi şekilde daraltarak, önemli toprak parçalarının dış güçler tarafından ele geçirilmesine neden oldu. Bu gelişmeler, Suriye’deki iç savaşın daha karmaşık bir hale gelmesine ve ülkenin geleceği üzerinde belirleyici bir etki yapmasına yol açtı.
2025 Seçimleri ve Gelecekteki Suriye Hükümeti
Mart 2025’te yapılması planlanan seçimler, Suriye’nin siyasi geleceği açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. Seçimlerin ardından kurulacak yeni hükümetin kimlerden oluşacağı ve bu hükümetin ABD, İsrail gibi Batılı güçlerin çıkarlarına nasıl hizmet edeceği, bölgedeki diğer ülkeler tarafından yakından takip ediliyor. Suriye’nin iç dinamikleri kadar, dış güçlerin etkisi de bu yeni hükümetin şekillenmesinde önemli rol oynayacaktır.
Suriye’nin geleceği, büyük ölçüde Batılı güçlerin ve İsrail’in bölgedeki etkisine bağlı olarak şekillenecek gibi görünüyor. Bu durum, özellikle Türkiye, İran, Irak ve Lübnan gibi komşu ülkeler için endişe verici bir gelişme olabilir. Zira Suriye, yalnızca iç siyasetiyle değil, aynı zamanda bölgesel güvenlikle de doğrudan bağlantılı bir ülke olarak, komşu ülkelerin iç işlerine müdahalede bulunan terörist yapıların barınabileceği bir alan sunmaktadır.
Suriye’nin Yeni Siyasi Yapısı ve Bölgesel Etkiler
2025 sonrası Suriye’nin siyasi yapısının şekillenişi, sadece Suriye içindeki aktörleri değil, aynı zamanda bölgedeki büyük güçlerin de stratejik hesaplarını etkileyecektir. ABD ve İsrail’in bölgedeki etkisini artırmaları, Rusya’nın Suriye’deki varlığını daha da kritik hale getirebilir. Bu durumda, Suriye’nin iç savaş sonrası dönemi, sadece yerel aktörlerin değil, aynı zamanda küresel güçlerin çıkar çatışmalarının merkezine yerleşecektir.
Suriye’nin geleceğinde, ABD ve İsrail’in etkisi altında şekillenen bir yönetim modelinin hayata geçmesi, Orta Doğu’daki güç dengesini köklü bir şekilde değiştirebilir. Bu senaryo, Esad rejimiyle birlikte hareket eden Rusya ve İran’ın karşısında, daha fazla Batı yanlısı bir yönetimin yükselmesi anlamına gelebilir. Böyle bir gelişme, bölgedeki etnik ve mezhebi gruplar arasında gerilimlere yol açabilir. Ayrıca, Suriye’deki bu yeni yönetim biçimi, Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerinin iç politikasını da doğrudan etkileyecektir.
Sonuç: Suriye’nin Geleceği ve Küresel Güçler Arasındaki Çekişme
Sonuç olarak, Suriye’nin geleceği, yalnızca iç savaşın sona ermesiyle değil, aynı zamanda uluslararası müdahalelerin etkisiyle şekillenecektir. 2025 sonrası dönemde Suriye’nin siyasi yapısı, büyük ölçüde küresel güçlerin birbirleriyle olan ilişkilerine ve bu güçlerin bölgedeki çıkarlarına göre belirlenecektir. Suriye’nin geleceği, yalnızca Ortadoğu için değil, dünya genelindeki politikalar için de önemli bir mesele olmaya devam edecektir. Bu karmaşık ve çok boyutlu güç mücadelesi, bölgedeki diğer devletlerin iç dinamikleri üzerinde derin etkiler yaratacak ve Orta Doğu’nun geleceği konusunda belirsizlikleri daha da artıracaktır.