Konuk YAZAR

Tarih: 20.01.2025 00:03

Toplumsal kişilik bozukluğu ve tedavisi!

Facebook Twitter Linked-in

 

 

Bahçelievler-Bakırköy dolmuşunda, sürücü, “ücretler 25 lira” deyince, 19 lira olan eski ücret üzerinden 20 lira uzatmış olan yaşlı bir kadın, “Biz daha emekli maaşı zamlarını almadık. Ne çabuk karar alındı da zam yaptınız?” diye tepki gösterdi. Arka sırada oturan genç bir kadın, “Zamları Ekrem İmamoğlu yaptı” diye seslendi. Başka bir kişi anında o kadına dönerek, tepki gösterdi:

 

-Mazota, benzine de İmamoğlu mu zam yaptı ki zamları İmamoğlu yaptı diyorsunuz? Siz bizi kendiniz gibi cahil mi zannettiniz?

 

-Yalanlarınızla kendinizi kandırabilirsiniz ama artık yetti... Yakamızdan düşün artık...

 

Tepkiler, hakaret boyutuna ulaşınca, “zamları İmamoğlu yaptı” diyen kadın iki durak dayanamadı ve dolmuştan inmek zorunda kaldı...

 

Minibüste kalanlar, son durağa kadar söylenmeye devam etti...

 

***

 

Psikolojide yansıtma yöntemi denilen savunma mekanizması, “kişinin kendisine yakıştıramadığı duygu ve düşünceleri bir başkasında varmış gibi göstermesi”ne dayanır. Siyasette bu yöntemin kullanılması ise son zamanlarda aşırı oranda arttı ve toplumsal histeri düzeyine ulaştı...

 

Aslında bu tür savunma mekanizmaları, farkına varmadan kullanılıyorsa, insanın psikolojik dengesini korumaya da yarar. Yalnız, bilinçli olarak kullanıldığında artık orada kişilik bozukluğu söz konusudur. Yalan söylemeyi, iftira atmayı alışkanlık haline getrmiş insanların, bunu bir siyasi mücadele tekniği olarak ve sitemli bir şekilde uygulaması, kişilik bozukluğunun toplumsallaşmasını getirir. Öyle ki, yargıda 50 bin kişinin öldürülmesinden sorumlu terör örgütünün yöneticileri, onlarla mücadele eden generallerin hatta Genelkurmay Başkanı’nın aleyhine gizli tanık olarak kullanılabilir... Dönem değişir, “orduya kumpas” kurulabilen bu sürecin failleri tasfiye edilir ama yöntemleri, yeni kurulan siyasi düzenin en büyük dayanağı haline getirilir.

 

Çünkü millete, devlete ve vatana karşı suç işlemiş ve işlemekte olanlar, kendilerinden hesap sorulacağından korkar. Bu korku, onlara başkalarının suçlarını ortaya çıkarmak veya kendi işledikleri yolsuzlukları, başkaları işlemiş gibi göstermeye yöneltir. Öyle ki terör örgütleri le işbirliği yaptıkları halde başkalarını “terörle bağlantılı” olarak göstermeye çalışırlar. Bütün bunları suçtan kurtulmak için yaparlar. Bu sebeple herkesi küçümserler, herkese hakaret edebilirler. Eleştiriye tahammül edemezler, hatta eleştiriyi hakaret olarak algılarlar. Yargı ellerinde olduğu için de eleştiriyi suç gibi gösterir, size ceza yağdırlar!

 

Yansıtma, toplum tarafından kabul edilmeyen veya kişisel olarak rahatsızlık veren düşünceleri, duyguları hatta eylemleri başkalarına yüklemektir. Kişiler, toplumsal normlara uygun olmayan eylemlerini başkaları yapmış gibi anlatır. Dolayısıyla gerçek sorunlar çözümsüz hale gelir...

 

***

 

Psikologlar, “Yansıtma yöntemi, aşırı ve kontrolsüz kullanılırsa, tedavi gerektirecek bir hastalık düzeyine ulaşmış demektir.” diyor.

 

Kişisel terapi, öz farkındalığın geliştirilmesi gibi tedavi yöntemleri kullanılır ama sorunun toplumsal hasatlık durumuna ulaşması halinde toplumsal terapi gerekir.

 

Toplumsal terapiyi medya yapabilir ama medya da bu yansıtma yöntemlerinin aracı haline getirilmişse, artık o toplumda gerçeklik duygusu kaybolur. Öyle ki kahramanlar hain, hainler kahraman gösterilir.

 

Ruh sağlığı yerinde olanların bu toplumsal hastalığa müdahale etmesi, toplumu gerçek hayatla buluşturması gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arslan BULUT(Yeniçağ)


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —