Armağan KULOĞLU YAZAR ONAY


Yeniden Türkiye-Suriye diyaloğu

Yeniden Türkiye-Suriye diyaloğu


Türkiye-Suriye ilişkilerinin düzelebilmesi için son yıllarda birkaç defa teşebbüste bulunulmuş ve en son 2023’de alt seviyeden başlayan toplantılar yukarı doğru giderken yeniden akamete uğramıştır. Bugüne kadar bunun gerçekleşmemesinin başlıca sebebi, Suriye rejiminin, TSK’nın Suriye Kuzeyinde kontrol ettiği alanlardan çekilmesini ön şart olarak ileri sürmesidir.

Ancak son zamanlarda bölgedeki gelişmelerden ve savaş ortamından tedirgin olan, zarar gören ve görmeye de devam edeceğini düşünen Suriye, Esad’ın yaptığı açıklamayla bu diyalog kapısını yeniden açmaya niyetlenmiştir. Bu gelişmede Rusya’nın katkısının önemli olduğunu da söylemek gerekir.

Esad’ın açıklamaları ve olumlu yankıları

Suriye haber ajansı SANA, Esad’ın Rusya’nın Orta Doğu Özel Temsilcisiyle yaptığı görüşmedeki açıklamasında, Suriye-Türkiye ilişkilerinde her türlü girişime açık olduğunu, Türkiye’yle müzakerelerin Suriye devletinin tüm toprakları üzerinde egemenliğini sağlaması ve "terörle mücadeleye" odaklanılması ilkeleri üzerine inşa edilmesi gerektiğini, herhangi bir girişimin başarısının ve verimliliğinin ülkelerin egemenlik ve istikrarına saygıyla bağlantılı olduğunu ifade etmiştir. Açıklamada "Türk askerinin çekilmesi" gibi bir koşuldan bahsetmemesi, bunun yerine "egemenliğe saygı" referansında bulunması dikkat çekmiştir.

Türkiye Cumhurbaşkanı da yanıt olarak, Suriye ile diplomatik ilişki kurulmaması için hiçbir neden olmadığını, ilişkileri geliştirmekte geçmişte nasıl birlikte hareket edildiyse yine aynı şekilde hareket edileceğini, Suriye'nin iç işlerine karışmak gibi bir hedefimizin de olmadığını belirtmiştir.

Rusya da gelişmeden memnun olduğunu, Esat da Rusya’nın çalışmaya hazır olduğunu ifade etmiş, kaynaklar ayrıca, Ankara ve Şam'ı yakınlaştırma adımının Çin ve İran'ın yanı sıra geniş Arap dünyası tarafından da desteklendiğini açıklamışlardır.

Diyalog açıklamalarına olumsuz tepkiler

İlişkilerin yumuşaması, hatta iş birliğine varabilecek açıklamalardan rahatsızlık duyan başlıca iki grubun açıklama ve eylemleri dikkat çekmiştir. Bunlardan birincisi PKK/PYD, diğeri de ÖSO (SMO)dur.

PKK/PYD, Şam ile Ankara yakınlaşmasının devam etmesi halinde Şam aleyhine gerilimi tırmandırma tehdidinde bulunmuştur. Sebebin, iki ülkenin birlikte hareketinin terörle mücadelede daha etkin olmasından, Suriye toprakları içinde bir terör devleti kurulmasını engellemesinden, hatta özerk bir yapı olarak Suriye içinde kalma ümidinin bile yok olmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Doğal olarak bu durum PKK/PYD’nin hamisi olan ABD’yi de rahatsız etmektedir.

Suriye Millî Ordusu (SMO) adını alan Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ise, başlangıçta Suriye rejimine karşı teşkil edilmiş, bir müddet sonra TSK’yla birlikte Suriye kuzeyinde operasyonlar yaparak ABD’nin PKK/PYD’ye kurdurtmaya çalıştığı terör devletinin yekpare bir şekilde yapılanmasını önlemiştir. Halen kontrol altında tutulan bölgelerde TSK’nın yönetiminde hareket etmektedir. Maaşları, silah, teçhizat, malzeme, eğitim ve tüm ihtiyaçları Türkiye tarafından karşılanmaktadır.

SMO yakınlaşmanın, geleceklerini, varlıklarını ve elde ettikleri imkânları kaybettirebileceği endişesini taşımaktadır. Kayseri’de başlayan ve yurdun çeşitli yerlerinde, çoğu provokasyon, bir kısmı da öfke patlaması nedeniyle meydana gelen olayları bahane ederek Suriye kuzeyindeki yerleşme merkezlerinde, Türkiye karşıtı provokatörleri de yanlarına alarak, Türk Bayrağına, TIR’larına zırhlı araçlarına ve tekbir getirerek bölgedeki Türklere saldırmış, Türk Özel Harekât Polisini tehdit etmiş, Türkiye’nin Suriyeli sığınmacıları Beşar Esad’a sattığını belirterek, “biz de sizi PKK’ya satarız” diye slogan atmışlardır.

Durum kontrol altına alınmıştır. Ancak ÖSO’nun normalleşme döneminde sorun olacağı da açığa çıkmıştır. Görüşmelerde mutlaka bu konuya çözüm getirilmelidir. Çözümlerden biri ÖSO’nun dikkatli ve kontrollü bir şekilde Suriye Ordusuna monte ve entegre edilmesi olabilir.

Suriye neden diyalog çağrısında bulundu?

Suriye’nin; bir süre ara verilen görüşmelerin yeniden başlaması, hatta birlikte hareket edilmesi açıklamasının Esad tarafından bu dönemde yapılmasının birkaç sebebinin olabileceği düşünülmektedir.

-Bunlardan birincisi ve en önemlisi Rusya’nın buna ön ayak olması ve desteklemesidir.

-İkincisi, ABD’deki seçimde Başkanın değişebileceği ve yeni dönemde ABD askerinin Suriye’den çekilebileceği, bu durumda YPG/PKK’yla mücadelede Türkiye ile Suriye’nin birlikte daha rahat ve etkin iş birliği yapabilme durumunun ortaya çıkabileceği düşüncesidir.

-Üçüncüsünün ise, Astana sürecinde de görüldüğü üzere, Türkiye-Suriye yakınlaşmasında İran’ın takındığı olumsuz tavrın etkisinden kurtulmak ve karar alma sürecinde elini rahatlatmak olduğu kıymetlendirilebilir.

-Dördüncüsünün ise Suriye, İsrail’in yayılmacı politikası çerçevesinde, topraklarında bulunan İran unsurlarına karşı sürekli yaptığı operasyonlardan rahatsız duymasından, İsrail’in Lübnan Operasyonunu genişletmesi halinde savaşın bölgeye yayılmasından, bu durumda Türkiye’yle birlikte olmanın güvenlik açısından kendisine katkı sağlayabileceği düşüncesinden kaynaklandığı söylenebilir.

***

-Suriye’nin normalleşmesinde Türkiye’yle birlikte olması çok önemlidir. Ancak diğer aktörleri de dikkate almak gerekir.

-Bu diyalog ve iş birliğinden memnun olmayanların endişelerinin ön plana çıktığı görülmektedir. Süreci baltalamaya çalışan girişimlerin olabileceği beklenmelidir.

-Gelişmenin başarılı olması Suriye’nin siyasi birlik içinde toprak bütünlüğüne imkân yaratacak hem Suriye’nin hem de Türkiye’nin güvenliği ve bekası için fayda sağlayacaktır.

-Başarı için tarafların gerçekleri görerek, iyi niyetle ve birbirine güvenerek hareket etmesi önemlidir. Bu kapsamda Suriye, peşinen TSK’nın çekilmesinin sakıncalarını görmelidir. Türkiye’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Ancak Suriye’nin topraklarında kalıcı güvenliği ve tam kontrolü sağlamış ve Türkiye’nin buradan kendisine tehdit gelmeyeceğini garanti etmiş olması gerekir. Bu durumun sağlanması halinde TSK kademeli ve zamana yayılmış bir plana göre çekilebilir.

-Bir diğer önemli konu da Türkiye yönetiminin Suriyeli göçmenleri, hiçbir ideolojik ve ekonomik düşünceye kapılmadan kesinlikle geri gönderilmesinde kararlı davranmasıdır.